Çatlamış topraklar suya hasretken
Dere oldum, ırmak oldum, sel oldum
Tohumlar fışkırıp yağmur beklerken
Bulut oldum, rüzgar oldum, göl oldum
Cahilliğin korkunç karanlığında
Dünya denen sahnede
Başroller hayal etti
Kötü karakterleri görünce
Figüranlığı kabul etti
Ayrı nağme her telinde
Haykırışı var derinde
Bazen cananım yerinde
Hazım, nazım, telli sazım
Ağıt yakar, döker için
Bazen baldan tatlıdır denir
Yorgunluk üstüne demli çay gibi
Bazen eceldir
Hain düşmanın beklediği an gibi
Yarı ölümdür aslında
Her gece teslim olduğumuz
Beş kardeşin en küçüğü
Evin fedai çocuğu
Sırtında yoktur gocuğu
Uyumazki Abdurrahman
Işıklar yağıyor sokak lambalarından
Yağmurun altında
Ben sarhoş
Açıyorum avuçlarımı
Birkaç damla ışık düşüyor
Islanıyorlar
Ne kışlar gördüm,
Ne yazlar, baharlar
Ne hazanlar yaşadım
Ne sevdalar
Yine bir hazan düştü
Kışa kılavuz
Bir can Ceylan
Kâh neşeli, kâh kederli
Bir yanı halay tutar,
Bir yanı törpüler hasretini.
Ne fırtınalar yaşıyor içinde bilinmez
Kaç yıl oldu göremedim yüzünü
Özlemişim kara kaşın gözünü
Duyabilsem senin bir çift sözünü
Neredesin gelmez oldun gardaşım
Halimizi görmez oldun gardaşım
Ne şiirler yazdım
Ne şarkılar
Okumadın, duymadın
Efkârlara boyandım,
İçin, için yandım
Dicle emekli oldum ve Eskişehir'de yaşıyorum. Telefonum 05325504391