tüm kayıp renklerini topladım gözlerine gökkuşağının
firfirî akşamsefalarını, angudiyi
sonra barudî yağmur bulutlarını, maşili
binlerce kez gör diye aynalarda beni
benaz bir çiçek büker boynunu sonra
sen ağlar tuz buz edersin sırça saraylarımı
dağlara dönüp
adını susuyorum akşamın kızıllığına
ellerin bembeyaz duruyor boynuma uzanan
kara tahtada tebeşirler büyüyor gibi
olmuyor ne yapsam sığdıramıyorum
sebebi belli engellere takıldım yollarca
belli belirsizdiler gözlerimin yanılgısı yanı sıra
kaçıp yüzündeki kuytuya kapandım gizlice
unutsunlar diye beni kuyularda Yusufun ardı sıra
güneç başıma kara bulutlar gibi çöktüler
sen olmadan sabah denemez güneşin doğuşuna
gül değil ellerin değmeden çiçeğe
senle dörtnala atlarla koşan zaman
geçmek bilmez çöreklenir ve hep gecedir yokluğun
durmak nedir bilmez alır başını gider
çöl bitti şehrin bereketi var artık üstümüzde
gecikmiş bir vahanın serabından kime ne
sarhoşuyuz sıkış tıkış ter kokusunun
çöl ve gece, baharat kokusundan bize ne
bitti karlı karanlık kış geceleri, bitti uzun masallar uzun cümleler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!