Ne bu ülkedeki acemi gölgeler tesir eder bana
ne de bir bağırtı düşürür,
dilimin altındaki susam tanesini.
Ellerime bulaşmıştır güneşi,
yağmuru hala ıslatır beni.
Canı sıkkındır, evlerin dibinde kalan ayrılığın
ve bir katliamdır, martıların meltemini kesmek.
Ne kötüydü peynir gevrek yiyememek.
Bir saat tamircisi bile,
vakti vurabilirdi gevreksizlikten.
Katiyen gidemem uzaklara,
Kordon’u ben açar ben kaparım
ve martılar okşar beni.
Kim çıkardı bu ayrılığı,
kimi tevkif etmeli önce,
kimi yırtıcı kuşlar yesin,
kabzası kemikten bir bıçak
kime göstersin yüzünü.
Paldır küldür bir devranda yaşıyoruz.
Bir çayın dumanı bile türkü söyletmezse kimseye,
bir kedinin tüylerini ayrılık rüzgarlarından nasıl koruruz
ve gevreğin susam kokusunu nasıl anlatırız
gelecek şafaklarda.
Kargaşa yaratmasın ayrılıklar.
Deniz uğulduyorsa yüzümüze karşı
ve bir geminin güvertesinde kalmışsa birkaç susam
O da yeter yaşamı büyütmek için
Kayıt Tarihi : 20.5.2011 14:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!