Ekseriya sabaha karşı
Kurşuna dizilir mahkûmlar
Bir sünger taşına döner
Ana sütünden yapılan heykel
Bari şu trampetler çalmasa,
İnsan gürültüye gitmese! ..
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
kuyu ve kule teşbihine gelince bu şairlerin kişilklerine değil aralarındaki farka dair benim gözümde oluşan fotoğrafa ilişkindir.. Son 30 yıl içinde hakkında çıkan bütün yazıları takip ettiğim asaf usta için yanlış anlaşılmayla olası kurulabilecek bir anlamsal parallelliğe gönlümün el vermediğini söylemek hakkımın olması diğer şairin şairliğine bir halel getirmez..ama derecelendirmedeki fark bana böyle gözüküyor deme hakkımın da bulunduğunu düşünüyorum...kimseyi bu şahsi kanaatime zorlamaksızın...
Burada kişisel olarak benim kurduğum rabıta üstadım, sizin bahsettiğiniz tarzda bir paralellik değil, bir etkilenme bir etkileşimden doğan Asaf Halet’in şiirlerinde bulunan şekil ve ahenk benzerliği ve şiirin arz ettiği bütünsellikti. Sanırım Naci Bey de ‘’kimden etkilenmiş?’’diye soruyordu.
Yoksa elbette ki haklısınız. Asaf Halet nere, Orhan Murat nere. Şiir anlayışlarını, şairliklerini kıyas etmek kabil değil. Bilirsiniz Asaf Halet şiirde kelime kelime mana aramayı anlamsız bulur. Ona göre şiirin bütünü tek kelimedir. Yani şimdi Naci beyin gündeme getirdiği şiir de böyle bütünsellik arz eden bir şiir tıpkı Asaf Halet’in şiirlerinde olduğu gibi. Bilmem anlatabildim mi? Saygılar
sevgili naci...belki geçen yıldı..arıburnunun zampok eyin pi..yani ip niye kopmaz şiirini size özelden göndermiştim..hatırlar mısınız bilmem..aynı günlerde bu şiiri günün şiiri olması için de önermiştim...ben bir dadaist örneğin de burada yer bulmasından yanayım..ama asaf halet ile kıyas edilmesi konusunda ben asaf halet şiirinin ve birikiminin çok yukarlarda olduğunu düşünüyorum..bu da benim şahsi fikrim veya sizin tabirinizle benim çektiğim kişisel bir fotoğraf..esasen kaba bir tasnif içinde her iki şair de garip sonrası 1. yeni içinde zikredilen şairlerden..orhan arıburnu bir çok tarzı ve biçimi denemiş ve en belirgin yanı tuhaflık hissine tutkun ve yine bana kalırsa nümayiş yanlısı bir şair..
öykünme konusuna gelince ses ve fonetik benzerliği biçimsel bir benzerliktir...zaten ben de bu husus şekilsel benzerlik (öykünme) olsa bile diyerek yazımın başında belirttim..ancak,ilaveten dedim ki anlam ve muhteva yönünden çok farklılar...
durum budur
şekilsel benzerlik olarak bile olsa asaf haletle bir paralellik kurmaya içim el vermez..bostan kuyusundaki suya ay ışığında galata kulesinin aksinin düşmesi kuyuyu kule yapamaz..asaf halet daha postmodernizm çıkmadan bu kokuyu yerli ve doğulu zevklerle almış tarih efsane ve kozmoloji derinliği içinde hüzünlü bir yaşama şevkinin dilini kurmuştur..mevlanayı ecnebi dünyasına ilk tanıtıcılardandır asaf halet...üstelik hint ruh yapısına dair felsefeci ve yine bir çelebi olan filibeli ahmet çelebiden aldığı birikimi eser olarak almış ve bir rivayete göre onun müsveddelerini alan cemil meriçin bu konudaki özgün eseri olan ''ışık doğudan gelir'' yazılmıştır..asaf halet 49 sene içerisinde daima çizgi üstü tutarlı işler yapmıştır..kısaca özetlemek gerekirse dadaizm taklidi yapmaya çalışan birisi ile postmodernizmi çok önceleri hisseden bir şair arasındaki anlam yakınlaşması ne kadarsa o kadar yakındır iki şairin birbirine yakınlığı...
Diye düşünüyorum..
Çalıştığım yerden sormuşsunuz gibi bir şey oldu Naci abi.Ben size teşekkür ederim.Varlığınıza bin şükür
Bilmiyorum şiirin şu son kısmındaki bol ünlemli ifadelerden ve bağımadan mı;
Aaah Selim
Vay Selim
Bu insanlar kimin
Benim
Kööööör oolllll Selim
Sinyali hocam Naci bey sorunca bana da Asaf Halet Çelebi'nin
Nurusiyah
bir vardım
bir yoktum
ben doğdum
selimi salisin köşkünde
sebepsiz hüzün hocamdı
loş odalar mektebinde
harem ağaları lalaydı
kara sevdâma
uyudum
büyüdüm
ve nûrusiyâha ağladım
nûrusiyâha ağladığım zaman
annem sûzudilâra idi
ve babam bir tambur
annem sustu
babam küstü
ama ben niçin hâlâ nûrusiyâha ağlarım
nûrusiyâaah
nûrusiyâaahhh
Asaf Halet Çelebi
şiirini hatırlattı.O açıdan ''Asef Halet olabilir'' dedimdi.
Engin bilgilerinizden müstefidiz ve mutluyuz hocam.Saygılar
Saygı ile.. Değerli kültür ve sanat adamımız Orhan MURAT ARIBURNU, 'Mahkûmlar' ı bizimle paylaşmak istiyor. Biz şiirde geldiğimiz yeri beğeniyorsak, önceki şairlerimizin rolü çok büyüktür.
Kısa söyleşi tadındaki bu şiir benzetme, deyim ve tasvirden oluşmuş bulunuyor. Kimi esprili dörtlükler, taşlama türünde etkili ve kalıcı olabilir; ancak şiir olamaz diye düşünüyorum.
Şair büyüğümüzü rahmetle anarken; antoloji.com/da kayıtlı 'Uyuzluk' başlıklı kısa şiirimle, ruhunu şadetmek istiyorum:
' Gözyaşlarıma tırmanıyorum ikide/bir.
' Sonra, yaşama zorunluğuna değince başım,
' Tutup kafamı kaşıyorum; -ensem dururken.-
' Tepemdeki cinlerin cümbüşüne
' Tempo tutmaktan sanıklığım,
' Bu tarihle başlar.
' Oysa, kafalar da uyuz olabilir. (Ankara:1971)
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim-uzmanı*
Türkçesi yerine de efendim bana göre.
Sözünü etmişken Turgut uyarın ''Hasan Mutluluğu'' şirini de aslaım buraya
Hasan Mutluluğu
sen hainsin hasan , hasan sen
ölüler evlerden morga
morgtan mezarlara giderken
hasan
kendini mavi sanıp
masmavi sanıp
mavinin uzak bir kıyısında
büyük gürültünün tam ortasında
hasan sen
açların kanı pompalarla çekilirken
çıktığın yerdeki orman
aslında denizden almıştır sesini
kararmış bir toprağın bitki örtüsü
kederlendirir baktığın suyu
içtiğin suyu nemlendirmez bile
hayatın hain bir ayraçtır katıldığın konuya
hasan
hasan , mutluluktur senin adın
nasıl oluyorsa o anlamda
bir gün ısıtılmış bir tabakta
bir gün serin bir yatakta
kanların ve mutsuzluğun sağladığı,
hasan
o nasılsa işte mutluluktur
hasan , hasan oğlu hasan
yarım dönmeli ve doğuya bakmalı
güneştir sabahı çağırır
ışık tutar geceye
alacakaranlığın küçük hüznü
öfkeye dönüşür bir yürekte
kamçı parlar
alacakaranlığın küçük hüznü yapışır bir ağacın köklerine
köklerine hasan
emzirir onu.
hasan , sonuncu hasan
sözgelimi mustafa'nın kardeşi olan hasan
ölülerin de gözleri vardır hasan
beyaz da çirkin olabilir
sakindir uzay ve karnı toktur
her şeyi hazırlamıştır
beklemekten başka yapacak işi yoktur
sen hasan
sen hasan
senin hiç başka işin yoktur
mutluluktan başka
mutlu ol hasan
Turgut Uyar
hangi şiir olursa olsun okuyucu yüreğinin dili üzerinde bıraktığı bir tadı vardır..ekşi dersiniz , soğuk dersiniz , sevimli dersiniz ..yani bir ilk intiba kalır şiirin ırmağında yıkandıktan sonra üzerinizde..
Arıburnu şiiri , bilinçaltındaki derinliklerin değil ama bilincin ilk kalemde ulaşılan yerlerinin tuhaflık araştırması gibidir..yenilikçi akıma yönelirken o ne nazım ne orhan veli ne ikinci yenicilerin anlam esaslı derinliklerinden daha çok bir nevi gevezelik denilebilecek soğuk ironiler üzerinden ve anlamsızlığa övgü mahiyetinde dadaist bir çizgiye doğru gitmiştir..Şairane değil bizzat şairanelikle alay eden şiirlerdir onun şiirleri...
Örneğin ''zampok eyin pi'' isimli şiiri türk şiirinde dada için verilecek bir kaç örnekten biridir..Keza laleli şiiri de sizi bir anlamadan çok dadaist bir tekerleme zevkine taşır..
Şairin sinemacılığı ,onun dönem sinemasının batılı değerleri ile haşır neşir olmasına yol açmıştır..Bu şiirde de idam mangası ve trampet çalınması görselliğinin ,yerli idam görselliği ile ilgisi olmadığı gibi sanki çelik bilek veya tommiks görselliğinde bir avrupailiği işaret ediyor..
o gerek bizzat harfsel görselliği önem vermiştir...zaten şiirinin bütününde de görsellik esastır ve buna derinlik ve sarsıcılık taşımayan bir ironi katma gayreti içinde olduğunu görüyorum ben şahsen
Kısacası o şiire alaycığılığın yüzeyselliğini getirmiştir...Doğrusu yazı teknolojisindeki gelişmeye bağlı sathi(yüzeysel) bilgi bombardımanı içinde gözleri kamaşan birisini andırıyor...
Gibi şeyler geldi aklıma...
Onun ''Selim'' başlıklı şiiri ...isme yazılı turgut uyarın ''hasan mutluluğu'' şiirini getirdi aklıma ..ancak selim şiiri, hasan mutluluğuna şekil ve şen hava , alaycılık yönünden benzese de , derin ironisine yaklaşamaz diye düşünüyorum turgut uyarın
saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta