Sorma ne haldeyim .
Görünmez duvarlar ve kapalı kapılar
merak ettiğim uğraşlardı hatırımda , hatıralarımda.
Kendime uğradığım zamanlar , bir sır perdesi aralanırdı
engin bir sisin , belirgin bir meş' kılındığı cızırtılar eşliğinde.
Yollar dipsiz karanlığın kaşlarıydı;
varsa eğer uğrak adlar , varsa eğer havada uçuşan saçlar.
Yitik taraflarımda , soğumayı bekledin hep
yangınlar fecaatimdi masumluk rolü kesildiğinde.
Anlaşılmaz ve yola koyulmaz bir tavırdı takıntılar
eşlik ettiği talim nüshalarında ve keşmekeş yüzlerde
takma selam , öksüz gülüşler ve cinnet vardı.
Sahne ışıkları karanlıkla sınandığı tarihlere hazırlanmıştı.
Ben gürültülerin arkasında
hoş seslerin kırıklarına sıkışmış
yarım yamalak ağlayan
sağır sanılan ihtiyarın
ta kendisiyim.
Gideceksin,
yürüyeceksin
onlara doğru
sancıyan kaslara,
kırılan kollara.
Hatta koşacaksın bazen
Reyhan çiçekleri vaat edilmişti mertçe ölen herkese
ama,
sefil kalmış duvarlar ,
yaralı mektuplar,
ve hırpalanmış suratlar,
süslenecek kadar değerli değillerdi.
Şiirler yazmam ben
Şiir de yazmam.
Bilmem sözlerin
ardını ve arkasını,
sormam kimsenin de
adını ve sanını.
Ceketimin iç cebinde
gözleri kapanmış
gıkı çıkmayan
kefensiz numaralar sergileniyor.
Hür olacak kaygılarım ;
en yeşil sahillere gidince
..bilmek kadar yaşamakmış kaderde olan
bu sağ salim öldürecekti;
emindim! ünlem koyabilecek kadar.
solak bir terzinin ustalığıyla
gözler, gözlerime batarak
bakıyorlardı içime.
Serinlikler soyulmuştu şehvetli rüzgarlara
morun sindiği her ten vahşiydi akıllarda
derin bakışlar ve sekir hal buluşunca ,
mezkur mahal olurdu mavinin telakkisi.
Güneşin sünepe görüntüsü
darmadağın saçlarına eşlik eden kırgın bakışları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!