Şarap üzümleri toplarken doğurulmuş bir bireyim mayıs 79 baharında.
Yıllarını şarap mahzeninde dedesine yardımla geçirmiş ve yıllanmış şarap kadar damakta iz bırakma telaşı içerisinde olgunlaşmayı unutmuşum.
İstanbul macerasında düşen maskelere karşı yanlızlığı şeçmiş , kendi halinde , çarşı köşelerinde unutulmuşum.
Sen ,
Gözler ve Aynalar,
Bakınca pervazlardan yalnızlığa
Sana , sadece sana,
Gönül vermiş ,
Sorarlarsa kabusun içinde ne işin var diye, bana; Düşünmeden Cevap veririm beni anlayana
Ama sen ve tarzın , anlamaz bu kulu, beyhude;
Ne çare yol bulana , Ne çare iz bulana
Yol buldum , iz buldum, seni görünce
Gülün Nihal’e erdiği o an ,
Seni bekler oldu,
Unutuldu , sondu , yolun sonuydu
Sordu kendine
‘’ne geçti eline’’
Arkada kalan ne bir dal nede bir yaprak
Ne iştah kaldı, Ne heyecan
Artık asıl olan önce vatan
Satır aralarında kaldı o insan
Sahnelerde kaldı heyecan
Issız Beyoğlu sokaklarıydı
Geriye kalan sadece bir rüyaydı
Hangi şehir hayallerimi anlatabilir ?
Yoksa siz anlatabilir misiniz ?
Hangi kız rüyalarıma girebilir ?
Yorgun gözlerime bakabilir misiniz ?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!