Mahcubiyet Bu mudur? (Dördüncü Bölüm)

İsmet Zeren
1919

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Mahcubiyet Bu mudur? (Dördüncü Bölüm)

Öyleyse ben mahcubiyetimle yaşamaya mecburmuyum? Gayet tabii ki
mecbursun diyen sesini duyar gibi oluyorum.Oysa sen; şimdi,sabahladığım gecenin bana bahşettiği en büyük güzellik olarak,saadet içinde geçmiş bir
gecenin manzumesi halinde,yatağımızda mışıl mışıl uyumaktasın...
Bu benim kendi hesaplaşmam.Bu benim kendi yüzleşmem.
Mahcubiyetimle yüzleşmeme seni dahil etmeye hakkım bulunmamaktadır.
Ben ışığı sönmüş bir güneşim...Yüreğimde son bulmuş yaşama sevinci,geçmişimin karanlık bir kitabesi olarak tozlu raflarda çoktan yerini
almıştır bile..
İnlemenin,feryad-ı figan etmenin artık hiç bir faydası yoktur...Ben mahcubum..Üzüm gözlerinden akan her yaş danesi,bir kristal gibi,yüreğime parçalanarak düşen cam parçaları olarak,derin çizgiler bırakmakta ve bir
daha kapanmayacak ve hep kanayacak yaralar açmaktadır...
Bu ruhani hava içinde sizin; adeta mermer bir heykeli andıran vücudunuzu
izleyen gözlerim,sizi bir daha göremeyecek olmanın hasretiyle,o efsanevi görüntünüzle son defa mest olmakla meşguldür şimdi..
İmkansız olanı gerçekleştirmiş olmanın mahcubiyeti beni sonsuza kadar
terkk etmeyecektir...Ruhum tatminkar ama bedenim günahkar...Özgürlük..
Mahcubiyetimin özgürlüğü bu olsa gerek...
Ayak seslerimin ritmik valsleri,yürek seslerimi dinlemiyor duymuyor bile...
Ölüme yaklaştığım her an,özgürlüğe ulaştığım asırlık bir yol gibi..Bu yolun
her iki yanı salkım söğütlerle süslenmiş Tanrı tarafından..Gökte rengini hiç
bilmediğim,tahmin bile edemiyeceğim bir yabancı güneş göz kırpıyor bana..
Bu senin son günün,çileli hayatında aşacağın en kısa ama en huzur verici dönüş yolu bana diyor..İnanayım mı diyorum güveneyim mi? ...İnancını itimadını boşa çıkarmaz diyor bu yol...
Ben o rengini bilmediğim,güneşin ışıklarına inandım..Ve her iki yanında salkım söğütler bulunan yoldan yürüyorum...Şimdi..Tek başıma...Geriye hiç
bakmadan..Bu yola girmeden önce bir kurşun kadar ağır olan adımlarım
bir kuşun hafifliğine ulaştı..
Neticesi odur ki hayatın; insan bu yola giriyor ve yürüyor tek başına..Bu
yolun sonunda ki Tanrı ve Cenneti beni kabul eder ve alır mı bilemem...Ama ben bütün ömrümü bu uğurda vakfettiğime inanıyorum...Tanrıya inanıyor ve ona sığınıyorum...
Mahcubun ve mahpusum..
Yol kısaldı artık..
Müptelası olduğum hiç bir afeti devrana sebebi hayatım diye başlayan,
aşk nağmeleri terennüm edemedim...Vuslat dakikalarını nihayete erdiği
her şafak vaktinde,ayrılık saati adım adım yaklaşırken,sadece ve sadece
hissiyatımı kendime itiraf edebilme cesaretini gösterebildim...
Hakikatte; başımdan geçen her sevda masalında,inisiyatifi elinden bırakmayan bendeniz,nasıl bir gaflettir bilinmez ve nasıl bir delalettir hissedilmez,o üzüm karası gözlere esir olduğum andan itibaren,rüzgara kapılmış dümeni sahipsiz boş bir yelkenli gibi,çaresizlik okyanuslarında hazin hazin savruldum durdum...
Bir muammaya dönüşen bu garip,bir o kadar da beni bir yetim,bir öksüz çocuk misali savunmasız bırakan ilginç ilişkinin geleceğimi de bir bilinmeze
sürekleyeceği muhakkaktır..
Bu bilinmezin bana ve ona hazırladığı kader çizgisini birlikte yaşayarak
göreceğiz..Ben en başından söylediğim gibi..Bundan şikayetçi değilim..
Tanrı şahidimdir ki asla şikayetçide olmayacağım....
Tanrı beni affetsin
Ve bu küçücük sevda masalında kendisine ettiğim dualarımı karşılıksız bırakmasın.......

İsmet Zeren
Kayıt Tarihi : 22.6.2007 01:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kotalı da olsa ben onu çok seviyorum

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Zeynep Kara
    Zeynep Kara

    AB UYUM YASALARI gibi olmuş, kota bile var arada :)))
    Birisi sürekli üyeliğe alınmak ister, diğeri de şu da olsun bu da olsun, yok o öyle olmaz böyle olsun..
    Bak bu konuda kota var uygula...
    Sizin durum vahim :))
    Allah yardımcınız olsun :))

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

İsmet Zeren