Yâ aşkın ve bağışın sahibi!
Yâ sevdası güneşi doğuran ayla!
Yâ yollarına turab olduğum sarya!
Ve algımı alt eden simya!
O sen misin mahbuba?
Diyarbakır treninde bir dil-ruba,
Çay ocaklarının önünde sarha ki sarha,
Yüzündü balkıyan; menekşe moru, çay bardağımda…
Gitme mahbuba! çok erken daha…
Hani ellerindeki o begonya çizgiler?
O yumulmuş goncalar?
Arşa gönder dualarımı mahbuba!
Yetemiyorum secdedeyken senin dualarına…
Ben tutamıyorum ellerini sen tut mahbuba!
Ben çıkamıyorum tepelerine eğil mahbuba!
Eğil meşrepinden akan soyunla,
Eğil ve dik tut başımı, katıver yorgunluğumu omuzlarına,
Çıkar beni mesela, kuytumdan tâ Galataya..
Veronika mavisinden yarına,
Yarın da mı us, yarın da mı sus?
Sus ve us ve sus,
Sükunet mi altın, anemon mu umut,
Sen tut, sen tut umutlarımdan mahbuba!
Kayıt Tarihi : 7.10.2013 20:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!