Dünyayı başıma yıktılar!
Bunu maharet saydılar…
Halbuki bunu yapanlar,
Maharetin insan olmak olduğunu anlayamadılar..
Bir yudum sudan olduğumu,
Bir kahveye kırk yıl hatır olduğunu,
Dostun can olduğunu,
Maharetin dostluk olduğunu anlayamadılar…
Kahpeliğin en incesini,
Namertliğin en körpesini,
Köpekliğin en iyicesini,
Dostum diye gezenler yaptılar…
Kurak çöllere suyu veren rahmana,
Sudan olma kulların kullara,
Şu dünya da dost diye dolaşanlara,
Namerttin yapmadığını yaptılar…
Sözüm er olan değildir asla,
Er diye geçinen ersize…
Dost dediğin kılıcı böğrüne saplamalı,
Sırtından vurandan sap olamı?
Kelimeler tıkanır boğaza,
Tıkanan cümleler o namussuzlara,
Bir aylık yemek paralarına muhtaç eyleyip,
Geçerken sırtın vuranlara…
Yıldırımlar bile daha aydınlık,
Dostum dediğimin bakışı karanlık,
Ola ki gün olaydı can deseydim,
Kardeş dediğimde sırtımdan vurana…
Anasını anam, gardaşını gardaş bildiğim…
İki söze ölüme gittiğim…
İşin olduğunda işine gittiğim,
Derdime dert katan köpekmiş meğer…
Ola ki dünya ısınır derler,
Cehennem dünyaya akar derler..
Böylesine dost diye gezen namertler…
Size cehennemde zebani derler…
Sözün incesine yüreğimin kanı akar,
Gözün bakışına onların çürümüşlüğü kokar,
Yalnızlık Allah a aittir amma,
Bundan sonra tek dostum Allah tır valla…
Artık beş vakitte tek duam;
Sılama dek öğüdüm…
Rabbim koru sen beni dostlarımdan,
Düşmanlarımı ben hallederim…
Ömer KÜÇÜKKAYA
19:41 18.02.2007
Kayıt Tarihi : 18.2.2007 19:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
dost diye gezen kalleşler...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!