Mağdur kelimesi türkçede değişik anlamlar yüklennilen bir deyimdir...
Örneğin siyasi mağdurlar kabaca kendi siyasi görüş ve fikirlerini ifade edemediğinden oluşan kitle veya bireylerdir;
Ekonomik mağdurlar gelirin adaletli paylaşılmamasından oluşan kitlelerdir;
Bunun yanında anti-demokratik yapının bir sonucu olan inancını özgürce yaşayamayan inanç mağdurları; kimlikleri asimilasyona tabi tutulan ve kendi ulusal etnik,kültürel kimliğini yaşayamayan mağdurlar vs. demokratik olmayan bir toplumda bu mağdurlar listesi uzatılabilir.
Peki ülkede yaşanan ve siyasi erkin sürekli gündemde tutmaya çalıştığı mağdur edebiyatıyla kedine siyasi rant elde edip oya dünüştürmeye çalışan AKP gerçekten mağdurmudur? Çünkü sonuçta ikibinden sonra yapılan iki genel seçimde de mağdur rolünü çok başarılı oynayarak ülkede olmayan muhalefetin elinden seçimleri başarılı bir şekilde almasını bilmiştir. Kapatma davasıyla gündeme gelen yeni mağdur edebiyatıyla yaklaşan yerel seçimleride alması eğer kapatılmazsa ve başka bir gelişme olmazsa olasıdır.
Diğer yandan mağdur olan bir siyasi erk mağdur durumdayken hizmet üretebilmeside ayrı bir soru işaretidir. Eğer mağdur durumdaysan siyasi, ekonomik vs. projelerini uygulamamayla karşı karşıyasın demektir.
Ülkenin gerçek gündemi olan işsizlik, yosulluk ve hayat pahalılığını gizleyerek uluslar arası kapitalizmin yerli işbirlikçileri aracılığıyla köylüyü, işçiyi, esnafı ve kısaca halkı soyup yoksullaştırması için her türlü yolu mübah gören bir zihniyet mağdur olabilir mi. Bu mağduriyet değil aksine bir klikler arası ve halkın gündemi olmayan bir çatışmadan başka bir şey değildir.
Çünkü AKP kapansa dahi yerine gelecek klik adı ne olursa olsun uluslar arası kapitalizmin emrinden çıkmayacağından kuşkunuz olmasın.
2001 Krizinde patlak veren ve krizden sonra IMF nin dayattığı porogran halen yürülükte ve harfiyen uygulanmaktadır. Türkiye’yi 2001 krizine sokan programı 2000 başında yürürlüğe sokan ve kriz sonrasında aynı programda ısrar eden IMF ve yerli işbirlikçileri, özellikle enflasyondaki yavaşlamayı ve dışa dönük büyümeyi işaret ederek, programın adım adım hedefine ulaştığını, krizden çıkıldığını, ekonomide artık “bahar havası” estiğini duyuruyorlar. Acaba gerçek öyle mi?
Enflasyon yavaşlamış olabilir, (ki bu bence sunidir) kapitalizmin çarkları yeniden dönüyor ve bu anlamda ülkede büyüme yaşanıyor olabilir. Ama bunlar, çarkları döndüren emekçilerin, iş bekleyen milyonların durumunda bir iyileşme yarattı mı?
Dünyanın en borçlu ülkelerinden olan Türkiye, borçlarını emekçilerin sırtına yıkarak sorunsuzca çevirebilir, fakat bu borç yükünü azaltan bir konumdamıdır?
Kriz sonrası yaşananlar ve enflasyondaki yavaşlama, tamamen faturası emekçi sınıflara çıkarılmış uluslar arası kapitalizmin politikalarıdır. Bunların başında iç tüketimin, kemer sıkıcı politikalarla daraltılması geliyor. Ücretler, maaşlar, emekli gelirleri, tarım üreticisi gelirleri ciddi ölçüde reel kayba uğratılarak kitleler yoksullaştırılmış adaletsiz gelir dağılımındaki uçurum sömürücüler lehine dahada büyümüştür.. Krizde işten çıkarmalar artmış ve işinden çıkarılanlar, kepenklerini kapatanlar yeniden iş bulamamış, uygulanan politikalarla sürekli bunlara yenileri eklenmiştir.
Diğer taraftan, enflasyonu yavaşlatmak ve ihracatçıya rekabet gücü vermek bahanesiyle KİT’lerin ürettiği mal ve ürünlerin fiyatları düşük tutularak ertelenmiş bu maliyetin halka ve emekçilere adım adım ödetilmesi olarak günümüze kadar başbakanın deyimiyle ‘’ sürdürülebilir politikalar’’ olarak lanse edilmiştir.. Bütçeden yapılan harcamalardan rantiyeler yüzde 40-50’lere varan faiz payları alırlarken eğitim, sağlık, sosyal güvenlik için yapılan harcamalar iyice budanmış ve son çıkarılmaya çalışılan sosyal güvenlik yasasıyla tamamen kitleler kaderiyle baş başa bırakılmıştır…
Devletin istihdam yaratıcı, altyapı sağlayıcı zaten sözde olan özellikleri de tamamen ortadan kaldırılarak, olmayan Sosyal devletin, yatırımcı devletin rafa kaldırıldığı bir bütçe ile ancak “faiz dışı fazla” yaratılmış ve borçlar bir nebze olsun ancak böyle çevrilebilmiş, buda bir başarıymış gibi sürekli halka sunulmuştur.
Emekçilerin reel gelir kayıplarının telafisi hiç dert edilmemiş, aynı işin daha az işçi tarafından yapılmasına dayanan katmerli sömürü, “verimlilik artışının şahlanışı” olarak alkışlanıp teşvik edilmiştir.
Toplumu çürüten ve içten içe kemiren yolsuzluk salgını, büyük vurgunları, soygunları yapanların yanına kar olarak maalesef bu dönemde de kalmıştır.
Buda açıkça gücü olanların bu sömürü soygun sistemi içerinde ancak adalet ve hukuktan yararlanabileceğini göstermiştir.
Son dönemde patlak veren dünya ölçeğindeki kriz ise sömürge-yarı,yeni sömürge ve bağımlı ülkeleri daha bir sarsacağını,ekonomik krizin dikiş tutturamaz bir biçimde siyasal krizlerin artık önüne geçemiyeceğidir. Kriz, krizden çıkış ve tekrar yeni bir kriz şeklinde devamlı olarak dinamik bir biçimde kendini yenilemeye çalışmak emperyalist kapitalizmin adeta işleyiş biçimi haline gelmiştir.
Bu anlamda Marks, kapitalizmin kriz yaratma sürecini çok iyi öngörmüş ve formüle etmiştir. Yani Marks kapitalist üretim tarzının sonunun kriz olacağını öngörmüş ve bunun sonucunda sistemin çökeceğini belirtmiştir. Bu günümüzde yaşananlar ve sürekli dünyanın krizlerle boğuşması Marks’ ın ne kadar öngürülü olduğunu göstermektedir.
Ne varki uluslar arası kapitalizm krizleri adeta bir sıçrama tahtasına çevirip krizin yükünü şimdiye kadar hep emekçilerin sırtına yıkmayı başarmıştır. Buda bize gösteriyor ki gerek uluslar arası gerek ulusal düzeyde olsun emekçilerin ve ezilenlerin gerekli örgütlülüğü ve yeterli mücadeleyi yükseltememesinden kaynaklanmaktadır. Onun içinde ezilen halk kitleleri sürekli krizlerin faturalarını ödemeyle karşı karşıya kalmışlardır. Umarım bu yeni krizlere vesile olmaz gerçek mağdurlar olan ezilenler krizin yükünü gerçek kriz sahiplerinin üstüne yıkar ve daha yaşanabilir bir dünya kurarlar.
HAYDİ 1 MAYIS DÜNYA EMEKÇİLER GÜNÜNDE KOL KOLA BU ZULME VE SÖMÜRÜYE YETER DEMEYE…!
17 Nisan 2008
Aliseydi TaşdemirKayıt Tarihi : 17.4.2008 23:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!