-Madenci kardeşlerime içten dualarla..."
Siyah ve beyaz, ölüm ve hayattır ayrık durunca
Birbirine sarılıp umudu kuşandığında
Grinin en cazibelisi göz kırpar ayakucumda
Yerin altı yalancı ışık, ressamın tablosunda
Yerin üstü gri, bir yanında aç çocuklar
Doyumsuz karanlığın ağzında.
Yerin üstü gri bir yanı simsiyah ellerimle
Sunduğum tatlı ekmektir aydınlığa.
Maden yolun sonuna uzanan gizemli kapı
Yol bir çıkmaz sokağın yalancı aydınlığı
Her gün ölümün kolunda geçeriz bu kapıdan
Ve hayal güneşten saçlarıyla çeker siyahın koynuna.
Gece düşer dizlerime kızımın başı
Siyah ellerim okşar güneşten saçlarını
Biraz daha aydınlık içerken parmaklarım
Kımıldanır beyaz bir güvercin gibi
Tepside kahve uzatan karımın elleri
Ve ben gözlerimle sobelerim siyah ellerimi.
Dokunamıyorum yanağına kızımın
İncitmekten korkuyorum ipek tenini
“Neden masalların hep geceden ki baba? “ diyor
Balla yoğrulmuş uykulu sesi.
Sayısız yetim kuş havalanırken nabzımdan
Gecede sen varsın, güneşle doğan masalsın
Gecede annen var karanlığıma ay olan
Diyemiyorum “Saklanan gündüzü esir alamam! ”
Diyemiyorum sesimin yağmuru dinmeden
“Ekmek parası! ” diyemiyorum.
Bir şimşek yerin altında “kaza” adıyla
Önce yüreğe düşer sonra yüreklere
En son tene değer gri boğulmalarla
O an evim bir sinemadır göz bebeğimde
Çabucak solan ve ayrılık gülünü emziren
Ve hangi yöreden inmişse ülkemin madencileri
Bin bir renk dilde açan çiçekle yankılanan
Ortak sözcük “Allah” tır kara taşlarda…
Nefesler de sayılırmış okur gibi bir kitabı
Masallar da ağlarmış özler gibi bir evladı
Çıldırtan ağıtlar gümbürdetirken duvarları
Gri bir umutla binlerce ses birikir duvarlarda
Sararken gövdem kapkara yaralarını
Seçerim vallahi yüzlerce ses içinden
Süzülüp gelen bembeyaz “ Baba… “ deyişini
Bir bıçağın keskin yüzüdür yukarıdaki sesler
Madenciyi en çok öldürendir bu sesler...
Griyi ayrıştıran bir icat ya da bir büyü
Olsaydı eğer siyahına bürünürdüm
“ Kızım… “ deyişimi güneş saçına üflemek için.
Sonra en tenha beyazı kuşanırdım,
Yıldızlarla ördüğüm gündüzleri
Ağıtsız bir masalın tılsımıyla
Korkan kalbine örtebilmek için…
Olmuyor… Kapkara uykudur daldığım…
Böyle gitmez elbet konuş, konuş ki
Çöl yürekleri bahçeye çeviren her çocuk
Ve gökdelenler kuran binlerce zihin
Babalara yerin altını da cennet kılsın,
Konuş ki, sesinde çiçekler açsın
Yerin altı babalardan kızlarına efsane kalsın...
Kayıt Tarihi : 17.5.2014 15:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"SOMA"
beğeniyle okudum
tüm yüreğimle
Duyarlı şaireyi tekrar kutluyorum içtenlikle...
Kader mi, kaza mı?... Ceza mı?... Neyin cezası olabilir ki bu... Eve helalinden ekmek götürmeye çalışmanın mı*... Sadece ihmal. Sadece daha çok para kazanma hırsı para babaların. Kim dindirebilir onca yetimin, dulun göz yaşını, acısını?... Kutluyorum içtenlikle...Bir daha böyle acılar yaşamamak dileğimle...
TÜM YORUMLAR (11)