Biliyor musunuz madam!
İnsanlar yenik tarafın öne geçme mücadelesine hep destek oluyorlar.
Bilerek ya da bilmeyerek içten içe ezilenler kazansın istiyorlar.
Size bu akşam kaybedenlerin hikâyesini anlatacağım madam.
Kaybedenlerin ama kazanmaktan asla vazgeçmeyenlerin hikayesini...
Bizim hamurumuzu kederle yoğurmuşlar madam.
Bizler,
arabeskin damarlarına acı enjekte ettiği yitik bir neslin çocuklarıyız.
Hayatları boyunca vicdanı ile arzuları arasında kalan
ama tercihlerini her daim vicdanlarından yana kullandıklarından,
bu çağa pek ayak uyduramayanlarız madam!
John Steinbeck'in,
Gazap Üzümleri'nde anlattıklarıyız.
Erdem Beyazıt'ın,
"Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının,
bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken,
diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen..." dedikleriyiz.
Yazları toprak damlarda uyuyan,
havuz yerine yüzmeyi derelerde öğrenen,
ağaçlardan erik koparırken düşüp kolu kırıldığında
doktor yerine, kırıkçı Aziz'in insafına terk edilenleriz madam.
İstisnasız, denizi yirmi yaşından önce görmemiş çocuklarız.
Akşamları yatağa girdiğinde hayaller kuran,
o hayallerde en güzel kızların elini tutan,
sefâleti tarihin tozlu raflarına kaldıranlarız madam.
Taşralara sığamayan, kentlerin tutunamayanlarıyız.
Geleceği ellerinden alınmış, varoşların sığınmacılarıyız.
Sukût'u,
tefekküre duran derviş gibi nârin,
sızısı ince,
yarası derin çocuklarız madam...
Kayıt Tarihi : 6.2.2014 13:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!