Toplumsal hayat, garip ironileri içinde taşıyarak ilerliyor sanırım. Ama nasıl bir hızla. Belki de ironileri yakalayıp o bulanıklıktan kurtarma hızımızla doğru orantılı diyebiliriz. Diyeceksiniz ki durup dururken bu da nereden aklına geldi. Durup dururken değil elbette; bazı konuşmalar bazı ipuçları taşır içinde. Ne var ki uzaklaşıp baktığımızda görürüz ancak.
Geçen gün edebiyatla uzun zamandır ilgili olduğunu bildiğim bir tanıdığıma rastladım. “Şiire küstüm biliyor musun”, dedi beni görür görmez. Sabah mahmurluğuyla bu nasıl olabilir, insan şiire nasıl küsebilir anlayamadım birden. Şiir dedim insanın içinden akan bir sudur, bir kez akmaya başlayınca nasıl olur da onu durdurur içinde, ona nasıl küser insan.
- Bir dergiye şiir gönderdim. Yanıt bile gelmedi. Sonra başka yerden duydum ki; biz bu hanımı tanımıyoruz, demişler. Pek çok dergide şiirinin çıkması bile bir şeyi değiştirtmiyor. Bu adamlar aralarına almıyorlar insanı.
-Sen de bunu fırsat bildin, şiire küstün hemen, öyle mi?
-Hemen değil, kaçıncıdır başıma geliyor. Gönderdiğin şiire değil, isminin tanınmışlığına bakıyorlar. Bunlar böyle yaparsa nasıl tanınmış olacağız ki.
-Hımm. Onların aralarında olmak şart diyorsun şiir yazabilmek için?
-Yok, popüler değilsen aralarına girmek mümkün değil. Bu tavırlar beni şiir yazmaktan soğuttu.
-Şiir, ne için yazıldığını bilmeli bence. Birileri beğensin diye midir şiir, ki yazanı da var olabilsin o alanda. Yoksa dilin söyleyecek sözü olunca mı yazılır? Önü alınmaz bir su gibi.
-Ohooo, sen çok iyimsersin. Ben küstüm, diyorum sen neler diyorsun. Düşünsene “Onu tanımıyoruz” demişler. Ağzınla kuş tutsan nafile bu adamlara. Bu durumda gel de şiir yaz. Tanımıyoruz, deyip koysunlar kenara. Ne yazmış diye göz ucuyla bile bakmasınlar.
-Ne desem ki… Haklısın. Böyle davranmaları ne edebiyat ne de insanlık açısından doğru. Ancak pireye kızıp yorganı da yakmamak lazım.
- Peki sen neler yapıyorsun? Hangi etkinliklere gidiyorsun?
-Benim hangi etkinliklere gittiğim güncel içinde gerekli gördüğümle ilintili oluyor. Düzenli olarak müdavimi olduğum bir tane var. Seni önümüzdeki hafta olacak olan muhabbete çağırayım.
-Ne muhabbeti bu?
- Ayda bir kez toplanıp muhabbet ediliyor. Farklı alanlarda önemli işler yapmış ve hayatı da yaptıklarıyla doğru orantılı olarak sahici olan kişiler konuk alınıyor. Konuk olarak davetli gelenle, katılmaya gelen kişiler arasında geçen, konuğu daha yakından tanımayı ve özel bir muhabbet kurmayı hedefleyen yakınlaşmalar.
-Kimler geldi peki bugüne kadar?
-Şimdiye dek farklı alanlardan pek çok konuk geldi. Hızlıca saymak gerekirse aklıma gelenler …...,...…, ……..
-Ooo bu kadarı bile yeterli. Çok iyiymiş, nasıl haberim olmadı benim bunca zaman. Peki, şimdiki konuk kim?
-Edebiyattan; …… ……...
-Ooo yazık… Şimdiye kadar güzel muhabbetler kaçırmışım. Ama bu sefer ki o kadar da ilgimi çekmedi. Pek tanınmış değil ya kimdir bilmiyorum.
-Yani konuk popüler olmayınca - benim de - işim olmaz mı diyorsun?
Aynur Uluç
'Problemleri, onları oluşturan düşünme biçimiyle çözemeyiz”
Albert Einstein
Kayıt Tarihi : 19.2.2011 13:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Confidences
TÜM YORUMLAR (1)