Bizim öykümüz karanlıklarda geçiyor
Gökyüzünün kasvetli kızıllığı ve
Tüm ışıkları söndürülmüş gecelerindir hüküm
Şimdi,mehtabı arayan gönlüm,uçurumlara
Şelalelere meylediyor
Hep boşluğu seyrediyor gözlerim
Ayan beyan ortadayken
Unutulmuşluğumuz,avutulmuşluğumuz
Ansızın kesildi ardımız sıra yükselen nidalar
Ey mabetlerin kalbi
Ey zarif şehir
Şimdi eskisinden daha karanlık odalar
Ruh iklimlerimizin değiştiği günlerdeyiz
Artık her çocuk gözlerini
Mevsimsiz bir sabaha açıyorken
Acıyor,içimiz acıyor
İki dudağımız arasına sıkışıp kalan sözlerimiz…
Boşluğa asılı gözlerimizden
Bir atom bombası gibi düşerken
Mermer eşiklere
Biz hala uçurumun karanlık kıyısındayız
Oysa bir zamanlar
Aynalardan ruhumuzun derinliklerine bakmıştık
Köprüleri atmış
Bütün gemileri öylece yakmıştık
Şimdi sen kara bağrımda ağrım
Ey mabetlerin kalbi
Ey zarif şehir
Şimdi sen eğrim doğrumsun
Ey bütün başlangıçların son bulduğu şehir
Sakın ha dokunmasın duvarların ellerime
Ahım,eyvahım sana da bulaşır
El vurma tarihsiz günahıma
Bilirim ki hep günahsızlar dolaşırdı sokaklarında
Benimse şakaklarımda
Her günahın sonrası
Bir tel
Bir tel daha ağarıyor
Tan ağarıyor öpülesi gökyüzünde
Ve ben ağır ağır zamanın kollarında eleniyorum
Ey mabetlerin kalbi
Ey zarif şehir
Şimdi yüzüme kapanan kapılardan maverayı dileniyorum
Kayıt Tarihi : 25.2.2006 10:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Artık her çocuk gözlerini
Mevsimsiz bir sabaha açıyorken
Acıyor,içimiz acıyor
Çok güzel bir anlatım...Tebrik ve selamlarımla...Mualla Yasdıman
Bir tel
Bir tel daha ağarıyor
Tan ağarıyor öpülesi gökyüzünde
Ve ben ağır ağır zamanın kollarında eleniyorum
Ey mabetlerin kalbi
Ey zarif şehir
Şimdi yüzüme kapanan kapılardan maverayı dileniyorum
.
.
.
Her zamanki gibi harika
TÜM YORUMLAR (10)