Lütfun Da Hoş Kahrın Da Hoş, Diyemedik!

Sevda Toşur
46

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Lütfun Da Hoş Kahrın Da Hoş, Diyemedik!

Affet Allah'ım ! Lütfun da hoş kahrın da hoş,diyemedik.Ruhumuzdaki putları yıkamadık, gönüllerimizi kabende döndüremedik.
Affet!
Allah'ım, geldik kapına. Biz kuluz ve aciziz.Biz günahkarız, gaybı bilmeyiz.Gaybı ancak Sen bilirsin.Onun için bir bardak suda fırtınalar koparır,kabaran bir deniz oluveririz.Etrafımızı yıkar,öfkemize hem kendimizi hem de sevdiklerimizi alırız.
Allah'ım bizleri affet!
Yalın ayak yürürken ayaklarımıza batan kahırların dikenlerin lütfunu görebilseydik,ayağımız kanamadan,canımız yanmadan,yalın ayak yürüyebilirdik.
Her şeye tersinden bakabilmek bütün mesele bu.
Ne olursa olsun lütfunda hoş kahrında hoş diyebilmek,bütün mesele bu.
Dağların doruklarından kar, buz eksik olmaz, ama o bir kerecik olsun başım ağrıyor,başım dönüyor demez.O başının dumanı ve karı ile övünür,yüceliği dumanda karda bulur.Fakat insan öyle mi?
Ne zaman başı dumanlansın dara düşsün ,başına karlar yağsın,feryatlardadır.
Çöl, susuzluktan yanar kavrulur da bir kerecik olsun su demez.İnsan çölde serap görmeye devam eder.İnsan susuzluğunun kıymetini bilmez.Susuzluğun lütfunu ,susuzluk ile yanmanın insanı ferahlattığını bilemez.
Çölün elinden susuzluğu alınsa çöl olur mu? Mecnun çölde gezer susuzluğuna çare arar, onun susuzluğu Leylası'dır.Bizim susuzluğumuz da neyi düşünürsek odur.Çöl de vahasını arar o vahasını bulunca susuzluğu geçer mi? Hayır çünkü onun vahası Allah'tır.Aslında insanın susuzluğunun vahası da Allah'tır.
Allah'ı bulunca O'na kavuşunca da kana kana su içeriz ve kaynayan pınarlar içinde yüzeriz.Pınarın içinde suya ihtiyaç olur mu? Sen suyun içindesindir artık.
Kişi padişah bile olsa Allah katındaki değeri önemlidir.O'nun katında değersiz ise altın suyuna batırılmış deli bilezik gibidir.
Allah'ım! Sen varsın biliyorum, Sen'den gelecek küçük bir ışık bile hakikat kandili koca bir Güneş olur bizlere.
Sen'in önün,Sen'in ışığın dünyanın koşuşturmaları,zevkleri ile kapatılmış.Sen 'den az bir ışık sızsa gönüllerimiz fetholur.Fakat biz o ışıkları dünya çamuru ile kapatıyoruz, bir ışık sızmasın,gönül bahçemiz aydınlanmasın diye adeta.
Çünkü biz insanız, gafiliz.Gaflet uykusundan uyandıracak bir el bekliyoruz.
Aslında herşey bizim içimizde,özümüzde.Kabukları yemekten öze inemedik.Kabukları yemekten özün tadına varamadık.Eğer tadabilseydik O özden ayrılamazdık.
Hiçbir şey dıştan görüldüğü gibi değil anlaşılan.Her dış içi yansıtmıyor anlaşılan.Mart incirleri vardır dışı dikenli,öze varınca o kadar tatlı ve muhteşemdir ki.
Acının içinde tatlıyı yaratmış Yaradan meşakkatli emeklerle tatlıya ulaşılır.
Lütfun da Hoş Kahrın da Hoş diyemedik!
Bir buğday tanesi kadar olamadık.Onun başına gelmeyen kalmaz,taze sulanmış ekmek kokusu olana kadar.
Buğday tanesi sarıdır Hak'tan ayrıdır. Kahverengidir,topraktan ayrıdır.Topraktır rengi değirmene gelene kadar.Değirmende kabuğundan ayrılınca ancak bembeyaz özünü bulur.
Hiç buğday öğütülmeden ekmek olur mu?
Buğday değirmende öğünür,su katılarak yoğrulur,şekil verilerek sacda pişirilir.Pişirilen ekmek sulandığı zaman,Hak'tan gelen taze sulanmış ekmek kokusu yayılır etrafa.Onun gibisi yoktur.Taze sulanmış ekmek kokusu gibisi.Bu koku Hak'tan gelir,Hak'kın kokusudur.
Çiçek su ister Güneş ister ya insan?
İnsanın yolculuğu da böyle başlar,tıpkı buğday tanesinin yolculuğu gibi.rengimiz bile aynıdır.Buğday topraktan doğar,biz anadan. İnsanın anası da topraktır aslında.O Güneş'in sıcaklığı ile büyür,biz sımsıcacık katıksız sevgiyle.O değirmende paramparça olur,acılar çekerek öğünür.Ruhumuz da Hak değirmeninde öğünür yoğrulur acılarla. Ve tertemiz özümüz insanlığımız çıkar ortaya.
o sac da pişer ekmek olur,biz peygamber,mevlana kapısında.Eğer pişebilirsek işte Hakk'ın kokusunu o zaman duyabiliriz.Gül kokulu peygamberimin yaydığı Hakk'ın kokusunu ozaman duyabiliriz.
Bazı insanların kıyıları engin,her insanın limanı farklı.
Bazı insanların kıyıları engindir,her insanın limanı farklı.Fakat ne olursa olsun tüm limanlar Rahman denizinin kıyısındadır.
Dalgalar bıkıp usanmadan vurur kıyıya, izler bırakır giderken. Bazen çakıl taşı,deniz boncukları,kum taneleri, bazen de işe yaramaz çöpler.Yaptığımız eğreti kaleleri götürür beraberinde.Hayatımızdan bir şeyler çalar.
Sahile bir şeyler katmadan gitmez öfkeli dalgalar.Hayat dalgalarının amacı da bize bir şeyler katmak değil mi? Onlar olmasaydı biz hep çocuk kalırdık? Her şeye ağlayıp durur,isteklerimizi elde etmek için hep huysuzluk ederdik.İnsan sağlam kayalar gibi olmalı, dalgalar muhteşem güzellikte şekiller katmalı hayatına.

İnsan,hayatın kıyısında yaşayan dağ gibi sağlam olmalı, Lütfun da Hoş Kahrın da Hoş diyebilmeli vesselam.
16.07.2013

Sevda Toşur
Kayıt Tarihi : 17.1.2015 02:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan

    yürek sesiniz daim olsun içtenlik yer etmiş yazıya. Allah'ın hikmeti de merhametide sonsuzdur elbet. onun varlığına sığınmak ne güzeldir.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Sevda Toşur