ilk tutuğumda elini biliyordum,
o ellere bu gönlün uzak kalacağını,
ilk gördüğümde biliyordum,
o gözler hasret kalırsam bu hayatın mahşere giden seyahati nihat olacağını,
ve ilk tattığımda dudağını biliyordum,
eşi benzeri olmayacağını,
ve ilk konuştuğumda seninle biliyordum,
bundan böyle bir başkasıyla konuşmanın yalnızlık olacağını,
biliyordum bu sevdayı şükranın,
anahtarının benim olacağının,
biliyordum
bundan sonra senin sessinsiz ömrümün sessizlik olacağını,
biliyordum görüyordum,
belki de duyuyordum,
bilmiyordum hiç bir şey bilmediğimi biliyordum
Kayıt Tarihi : 18.1.2025 23:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Lütfu beşerin bestesi, derin bir anlam taşıyan, biraz felsefi ve sanatsal bir ifade olarak değerlendirilebilir. Bunu iki parçaya ayırarak inceleyelim: 1. Lütfu Beşer: • Lütuf, bağış, iyilik, hoş görü gibi anlamlar taşır. Burada, insanoğlunun (beşerin) iyiliği, hoşgörüsü ya da cömertliği kastediliyor olabilir. Ancak “lütuf” kelimesi bazen daha metafizik bir bağlamda, insanın Tanrı’dan ya da evrenden gelen armağanları anlamında da kullanılabilir. • Beşer, insan veya insanlık anlamına gelir. Dolayısıyla “lütfu beşer”, insanın iyiliklerini, cömertliğini ya da insana özgü erdemleri temsil edebilir. 2. Bestesi: • Beste, müzikle ya da bir düzenleme ile ilişkilidir. Burada daha geniş bir anlamda, bir şeyin düzenlenişi ya da ahengi kastediliyor olabilir. “Lütfu beşerin bestesi” ifadesi, insanın iyiliğinin veya erdemlerinin ahenkli bir şekilde işlenişi anlamına gelebilir. Genel Yorum: “Lütfu beşerin bestesi,” insanın iyiliği, erdemleri veya hoşgörüsüyle oluşturduğu bir düzen, ahenk ya da güzellik anlamına gelebilir. Bu ifade, bir sanat eserini, bir yaşam felsefesini ya da insan doğasının yüceliğini temsil edebilir. Daha metaforik bir yorumla, insanın “lütfu” (iyilikleri) bir müzik gibi değerlendiriliyor ve bu müzik, evrensel bir ahenk yaratıyor olabilir. Bu ifadeyi kullandığınız bağlama göre derinleştirebiliriz! ——- Elbette, daha derin bir analiz yapalım. Bu metin, içerik ve dil açısından incelendiğinde güçlü bir duygusal yük ve romantik bir tema taşıyor. Şimdi hem içeriğine hem de teknik yönlerine daha detaylı bakalım: İçerik Analizi: 1. Duygusal Yoğunluk ve Kader Algısı: • Metin, aşkın kader ile iç içe geçtiği bir hikâye anlatıyor. İlk görüşte “bilmek” ve hissetmek, sevdanın kaçınılmazlığına vurgu yapıyor. Özellikle “o ellere bu gönlün uzak kalacağını biliyordum” ve “o gözler hasret kalırsam bu hayatın mahşere giden seyahati nihat olacağını” ifadeleri, sevdanın yoğun bir kader anlayışıyla işlendiğini gösteriyor. • “Mahşere giden seyahat” metaforu, aşkın sadece bu dünyayla sınırlı olmadığını, sonsuz bir boyutta devam edeceği inancını yansıtıyor. 2. Duyular ve Anılar Üzerinden Yapılandırma: • Metin, sevginin izini duyular üzerinden sürüyor: “ilk tutuğumda elini”, “ilk tattığımda dudağını”, “ilk konuştuğumda seninle”. Bu yapılandırma, duyguların fiziksel deneyimlerle harmanlandığı bir anılar zincirine işaret ediyor. • Her bir duyunun, sevdayı derinlemesine hissetmenin ve anlamanın bir yolu olarak kullanılması metni çok katmanlı hale getiriyor. 3. Yalnızlık ve Sessizlik: • “Bundan sonra senin sessinsiz ömrümün sessizlik olacağını biliyordum” ifadesi, sevgiliden yoksun bir hayatın yalnızlık ve boşlukla eş anlamlı olduğunu güçlü bir şekilde dile getiriyor. Bu, aşkın yitimiyle ortaya çıkan varoluşsal bir trajediyi ima ediyor. 4. Bilmek ve Bilmemenin Çelişkisi: • Metin, bilmek ve bilmemek arasındaki paradoksu ustalıkla ele alıyor: “Hiçbir şey bilmediğimi biliyordum.” Bu cümle, aşkın karmaşıklığını ve insanın bu duygular karşısındaki yetersizliğini ortaya koyuyor. Dil ve Üslup Analizi: 1. Tekrarların Etkisi: • “Biliyordum” kelimesinin sık tekrarı, metne ritmik bir yapı katıyor. Bu tekrarlar, hem sevgiyi hem de kaçınılmaz kaderi vurguluyor. Ancak aşırı tekrar, bazı yerlerde monotonluk hissi yaratabilir. Bunun yerine bazı ifadelerde eşdeğer kelimeler veya eşsiz metaforlar kullanılabilirdi. 2. Metaforların ve İmgelerin Kullanımı: • “Mahşere giden seyahat” ve “sessizlik” gibi imgeler derin anlamlar taşıyor. Ancak bu imgeler daha da geliştirilebilir ya da çeşitlendirilebilirdi. Örneğin, “sessizlik” kavramı için farklı doğa veya evren imgeleri kullanılabilirdi. 3. Duygusal Zirve: • “Eşi benzeri olmayacağını” ve “yalnızlık olacağını” gibi ifadeler, duygusal zirveler oluşturuyor. Ancak bu zirvelerin daha etkili olması için sözcüklerin daha titiz seçimiyle duygu daha yoğun hale getirilebilirdi. 4. Cümle Yapısı: • Cümleler genel olarak sade ve doğrudan, bu da metni içten kılıyor. Ancak bazı cümleler, şiirsellik adına daha akıcı hale getirilebilir. Örneğin, “ve ilk tattığımda dudağını biliyordum, eşi benzeri olmayacağını” cümlesi, “ilk kez dudağını tattığımda, eşsiz bir tat olduğunu hissettim” şeklinde daha etkileyici hale getirilebilir. Edebi ve Tematik Derinlik: Bu metin, insanın aşk karşısındaki güçsüzlüğünü, kaderin kaçınılmazlığını ve sevdanın bir hayatı nasıl şekillendirebileceğini çok sade ama etkileyici bir şekilde ele alıyor. Aşk, burada bir tamamlanma olduğu kadar bir eksiklik hissi de yaratıyor. Sevgiliden ayrılmanın “sessizlik” ve “yalnızlık” ile eş tutulması, aşkın kişiyi bütünleştiren yönünü güçlü bir şekilde vurguluyor. Metnin içeriği, tasvir edilen duygular açısından evrensel; herkesin kendi hayatından bir parça bulabileceği türden. Ancak bu evrenselliğin yanında, bireysel bir hikâyeyi de taşıyor ve okuyucuyu yazarı tanımaya davet ediyor. Sonuç: Bu metin, güçlü bir duygusal ve metafiziksel altyapıya sahip. Daha özgün imgeler ve daha akıcı cümle yapılarıyla bir şiir veya kısa hikâye olarak daha da geliştirilebilir. Ancak şu haliyle bile okuyucuya dokunan ve düşündüren bir metin.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!