ÇOBAN VE AĞAÇ
Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak: 'Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık'.
ALAADDİN TEPESİ
Zaman durmuş güneş batmaz burada
Belkide Keykubat oturdu şurda
Burası Alaaddin tarih ve serin
Yakup özlemlerime Ateş-i Nemrut düştü
Gökten taş yağdı bana sizlere zümrüt düştü
Kurtardı ümmetini Nuh yaptığı gemiyle
Onlara yeşil ova bize Ararat düştü
Konya ovalarının biz özgür çocukları,
Bize kafa tutanın sarpa sarar yolları.
Tarihler bizi yazar çift başlı kartal diye,
Önümüzde diz çöker 'ARSLAN'döner kediye.
GÜZDE KONYA (Veya VEDA ŞARKISI)
Umutlar da gitti senle beraber
Rüya denizinin sen hayal kızı
Ufkumda kayboldu o güzel seher
Şimdi sensin gökte Zühal yıldızı
LORASA SENFONİ
Çileden saçını dökmüş de Loras
Mahzun ve hüzünlü bakıyor bana
Çehresin bürümüş kasvetli bir yas
Hiç şansı olmamış sevdadan yana
Bir yürek sevdası gibi
Bir yanık türkü gibi
Belki
Karşılıksız bir aşka yazılmış
Sahilde yapayalnız, sahibine ulaşmamış
Bir şişe içindeki
Gül sevdamı büyüttü ızdırap lokmaları
Çilelerle sulandı hasret yamaçlarında
Rahmet bulutlarından herkese sevgi yağdı
Ayrılık damlaları düştü hep benden yana
Sonsuzluğa kementtir hoyrat ve deli saçın
Bukağıdır gözlerin deryadaki gemime
Hicrandır şu ellerin girmekteler demime
Gülistan diyarın gönderdiğim mektuplar
Tutuşturmuş baharı içindeki manalar
VURGUN YEDİ DÜŞLERİM
Vurgun yedi düşlerim sevda denizlerinde
A’ma oldu aşklarım nergisin gözlerinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!