benim sana küsüşüm
tavşanın dağa küsüşüdür
hatta değil küsmek
Spartaküs gibi baş kaldırıp
Köroğlu misali
beyin-beyzadenin tekerine çomak soksam
pek de ilgini çekmez şu sıra
dünya denen bu mezbahada
onca vakitsiz ölüm
ve dahi milyon kere dayanılmaz acının yanında
yara bandıyla kapanacak yaralarıma da
aşklı-meşkli acılarıma da
ayıracak zamanın yoktur şimdi senin
amenna…
hiç kimse bilmese de sen şahitsin Tanrım
öyle tepeleme değil
bir karat mutluluğa bile sekiz takla atacak kadar
züğürttü hayallerim
Fırat misali Dicle’ye kavuşma telaşıyla çağladım da
ne zaman bir adım yaklaşsam mutluluğa
beti benzi soldu eşrafın
hasedinden üstümde dolanır oldu bilumum leş kargaları
bazen de bir Kızıldeniz yarıldı önümde
hiç ummadığım bir anda aşkla kesişti yolum
oh en sonunda sıra bana geldi dedim
tam kıvrılacakken mutluluğun kollarına
boğma rakı gibi boğdular gülüşlerimi
yani diyorum ki Tanrım
müsait olduğunda bir el atsan mı acaba
benim şu küçük çaplı serzenişlerime
ha nasıl olur
sana uyar mı bilmem ama
ben fevkaladenin fevkinde mest olurum valla
aslında yeterince vakıfsın konuya ve
emir kipi olarak algılama lütfen
- tövbe haşa ne haddime
bu aciz kulunun bir ricası farz et
ve sana zahmet
ol deyince oldur…
mutluluğa giden gizli bir geçit varsa
göster artık bu fakire
lütfen Tanrım…
sil bakışlarımda ki bu isli hüznü
al bakışlarımdan bu bozkır kuraklığını
mavi bayraklı bir tebessüm as
yüzümün kumsalına
tozpembe olsun dedikçe
kızıla öykünüyor yaşamın tuvali
ya bu kan revan olmuş fırçayı elinden al
ya da mutluluğun resmini çizdir
bu meczup ressama
ve lütfen ama lütfen…
ateşin koynunda uyuyan bir bıçağı suyla sınar gibi
iki de bir kahırla sınayıp
bir dirhem mutluluk uğruna
buzuldan ateş
ateşten su dilendirme bana
Ömer Yücekaya 2
Kayıt Tarihi : 31.7.2025 10:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!