ANILAR… ANILAR…
LUNAPARK MACERALARI,
DÖNME DOLAPTA PANİK…
BURSA KÜLTÜRPARKTA YAŞANMIŞTIR ...
Mudanya’da lise olmadığı için Bursa’ya taşındığımız 1966-67 li yıllarda, yaz aylarında babam bizi her hafta sonu Kültür Parktaki restoranlara akşam yemeğine götürürdü. Gündüz sıcaktan bunaldığımız için (O zamanlar evlerde klima yoktu) parkın serinliği bizim çok hoşumuza gider, yemeğimizi neşe içinde yerdik.
Bir hafta sonu yine ailece meşhur bir restorana gittik ve güzel bir akşam yemeğinden sonra küçük kardeşlerim Lunaparka gitmek istediler. Parkta dolaşarak Lunaparka geldik. Her taraf ışıl ışıl ve çok kalabalıktı. Çeşit çeşit oyuncaklar çalışıyor, çocuklar ve gençler neşe içinde eğleniyorlardı. Atlıkarınca, Korku Tüneli, Kahkaha aynaları, Gondol, Balerin, Uçan Sandalyeler, Dönme Dolap, Çarpışan Arabalar ve daha pek çok eğlence makinelerinden kahkaha sesleri yükseliyordu.
Önce küçük kardeşlerimizi Atlı Karınca’ya ve Uçaklara bindirdik. Daha sonra babam kardeşime ve bana Korku Tünelinden bilet aldı. Ben ve benim küçüğüm olan kardeşimle vagonlardan birine bindik. Tren hareket edince karanlık bir tünele girdik. Bir an için sanki zaman tünelindeymişim gibi içimi korku dolu bir his kapladı ve ürperdiğimi hissettim. Korku tüneline ilk kez binmiştik. Hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza ışıklandırılmış bir iskelet çıktı ve hemen arkasından yüzümüze tavandan sarkıtılan kedi kuyruğu gibi tüyler değmeye başladı. Biraz ileride yine gözlerinden ateş çıkan bir kurukafa göründü. Herkes boş bulunduğu için çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Ben ellerimle gözlerimi kapattım ve başka bir şey görmedim. Birkaç turdan sonra karanlık tünelden çıktık, tren durdu ve hemen ailemizin yanına gittik.
Babam, Korku Tüneli’nde biraz gerildiğimizi anlayınca kardeşimle beni Dönme Dolabın olduğu bölüme götürdü ve biletlerimizi aldı. Ben binmek istemedim ama babamı kıramadım. Kardeşimle biletleri verip kabine oturduk. Görevli herkesin kemerlerini kontrol etti. Dönme dolap tam hareket ederken kasketli sarhoş biri koşarak geldi, benim yanıma hızla oturdu. Ben (19), kız kardeşim (15) yaşındaydı. Babam içki içmediği ve hiç sarhoş görmediğimiz için ne yapacağımızı şaşırdık ve çok korktuk. “Sarhoştan deli bile korkar” derler, çünkü sarhoş olmak delirmekten betermiş. Sarhoş insan asla kendini denetleyemezmiş. Kardeşim ve ben hemen başımızı başka yöne çevirdik, aşağıya bakmaya başladık. İyice gerildik, Korku Tünelinde bile bu kadar korkmamıştık. Adam genç mi, yaşlı mı dönüp bakmadığım için göremedim. Dönme Dolap yükselmeye başlayınca babam, adamı fark etti ve hemen görevlilere haber verdi. Dönme dolap tam tepedeyken durduruldu, kabin sallandıkça adamın alkol kokusundan içimiz bulandı. O anda adam bize dokunmaya kalksa, biz de ona karşı gelmek için ayağa kalkacak ve beşik gibi sallanan kabinden aşağıya düşeceğimizin farkındaydım. Kabinin tutunma demirlerini öyle bir sıkmışım ki ellerimin uyuştuğunu fark ettim. Sonunda adamın hangi kabinde olduğu anlaşılınca Dönme Dolabı tekrar indirdiler. Adamı iki tane genç, yakaladığı gibi döverek aşağıya götürdüler. Biz de hemen indik, babam bize sarıldı. Meğer adam bilet almadan bariyerlerden atlayarak kaçak binmiş. Neyse ki bize hiçbir şey yapmadı. Görevliler özür dilediler, bize su içirdiler. Annem ve kardeşlerim de çok korkmuşlar ağlıyorlardı. Babam kendi ısrarla binmemizi istediği için bize bir şey demedi. Hemen Lunapark tan çıktık.
Evimize dönmek için taksi durağına doğru yürümeye başladık. Komik Aynalar’ın bulunduğu yerden geçerken babam anneme seslendi:
“Hanım sen hiçbir şeye binmedin, bari bu aynalara girin” deyince annem itiraz etmedi. Sihirli aynalar’ ın önünde kimse yoktu, babam biletlerimizi aldı, kendi dışarıda kaldı. Biz hepimiz Sihirli Aynaları ilk kez görüyorduk. Dönme Dolap’ da yaşadığımız tatsız olaydan dolayı hepimizin iyice gerilen sinirleri, aynalardaki komik hallerimizi görünce iyice boşaldı ve kahkaha tufanı koptu. Beş tane ayna vardı, hepimiz ayrı bir ayna karşısında şekilden şekle giriyor ve gülmekten katılıyorduk. Gülmekten gözlerimizden yaşlar gelmeye başladı ve çıkış zili çalınca dışarıya bir çıktık. Karşımızda kalabalığı görünce ne yapacağımızı şaşırdık. Meğer bizim kahkahalarımız dışarıya veriliyormuş, duyan gelmiş. Babam bir kenarda gayet ciddi bizi bekliyordu. Hemen babamızın yanına gittik, babam bize hiçbir şey demeden taksi çevirdi ve evimize geldik. Hepimiz ciddi bir vaziyette odalarımıza çekildik. Kahkaha aynaları bize terapi gibi geldi ve çok güzel uyuduk. Yine hafta sonları yemek fasılları devam etti ama bir daha Lunapark’ın kapısından bile geçmedik.
İnci Germenliler
Kayıt Tarihi : 26.1.2024 11:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Beğeni ve zarif yorumunuza çok teşekkür eder, beklentilerinizin gerçekleştiği yarınlar dilerim.
TÜM YORUMLAR (2)