Uzun uzadıya dalgalanan bu beyazlığın
Önüne katıp umursamadığın bu rüzgârın
İçimi buruk buruk doldurup nefesimi göklere taşıdığım
Senin ağrınsa bu yüzüme vuran kızgın bir beşik gibi
Kırılmadan numara yapıp sarıyorsam etrafa
Senden habersiz birşeyler karalayıp üfleyip
Her an güzelliğini gözlerime asıp şafaklarla beraber indiriyorum
Güneş doğumlarına, lüfer dişli güzel
Anlayamamak ne acı seni
Kıymetini farklı coğrafyalarda aramak seni
Kısık kısık bakıp tanımadığımız bir tarafa işaret ettiğinde
Heyecanla içimiz kaynaya kaynaya nefes alırdık
- Unutmadık kokunu bir dağ eteğine ısmarladığını -
Uykusuz çobanı kokunla ninnilediğini unutmadık
Ne kadar kadraj varsa dünya da bil istiyorum
Onlar sana bakınca utanıyor bil istiyorum
Sana ait olan bu lüfer dişli güzelliğinden
Kimseye pay edilmemiş ayrıcalıksın
Sen ki her akşam kırıntılarımla toparlanıp acımı
Tutuşturup yarınlara kadar yakıyorum
Haberin yok olamaz olmamalı
Sana pembe bulutlar yakışıyor mor yağmurlar giyinmelisin
Taze taze sarı karlar yemelisin
Çocuk olmak yakışıyor sana
Bonibon gözlerinde ufolar
Dişlerinde tespih edilmiş otuz iki farz
Mutluluğun yalansa söyle bana.
Kayıt Tarihi : 5.10.2015 22:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!