.. 93 Harbi ve Balkan Savaşı’nın ardından, BÜYÜK HARB OLARAK bili-
nen Birinci Dünya Savaşı’nı yenilgiyle sonlandırarak, üç kıtada milyonlar-
ca kilometrekarelik vatan toprağını kaybeden Osmanlı Devleti yetkilileri-
nin, 1918 yılında itilaf kuvvetleriyle Mondros Ateş kes Antlaşmasını imzala-
dığını hepimiz biliriz..
...Bütün yurtta, Osmanlı Ordularının silahlarını bırakması gerektiğini öngö-
ren bu antlaşmayı imzalayanların Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü ‘nün
olmadığını da biliriz...ya da bilmemiz gerekir.
*
...Hatta bu sonucu asla kabullenemeyip,içine sindiremeyen bir 0smanlı Subayı
olan Mustafa Kemal Paşa’nın:
“Asırlarca bağımsız yaşamış Türk Milleti, asla esir yaşayamaz, onun için
ya istiklal ya ölüm! “diyerek 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a gittiğini de
biliriz...Ama bazı ayrıntıları unutmuş olabiliriz..
**
...Örneğin bir yıl önce İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilmiş, Mustafa
Kemal Paşa, milli kuvvetleri örgütleyerek milli bir ordu kurma girişimlerine
başlamıştır.
...Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas temaslarının ardından Yunanlılarla
I.ve II.İnönü Savaşları ile, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı yapı-
lır..
Bu sırada Trakya, Ege ve Anadolu’nun bir çok ili işgal altındadır...Yani Türkler
esir alınmışlardır..
..İşte Mustafa Kemal Paşa bu esarete, bu işgale karşı koyan en büyük “Çılgın
Türk”tür..
**
...Sarı saçlı, mavi gözlü,çakmak bakışlı gönlü vatan-millet sevgisi ile dopdolu olan
bu çılgın kurt(!) ,düşmana son darbeyi vurarak, yurdu düşman çizmesinin altında
çiğnenmekten kurtarmak için de 26 ağustos başlatıp 30 ağustosta sonlandırdığı
Başkomutanlık Meydan Savaşı’nda, Yunan Ordusunu perişan eder..
.. 09 eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer...Savaşın başkomutanı Mustafa
Kemal Paşa’nın: ”0rdular ilk hedefiniz Akdenizdir! ..İleri! ” sözü, bizlere bu mey-
dan savaşından kalan bir armağandır.
**
...1922 yılında Kütahya’ya bağlı Dumlupınar yakınında gerçekleşen ve Türk Ordu-
sunun zaferiyle sonuçlanan bu meydan savaşının ardından 24 temmuz 1923
tarihinde İsviçre’nin LOZAN kentinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile
İtilaf Devletleri arasında Lozan Antlaşması imzalanır.
**
..Şurası unutulmamalıdır ki, Lozan görüşmelerinin yapıldığı ve antlaşmanın imza-
landığı sırada, İstanbul hala İngiliz işgali altındadır...
*
...İşte bu şartlar altında yapılan görüşmelerde, İtilaf Devletleri, Birinci Dünya Sava-
şının galibi olarak kendilerini haklı ve güçlü görmekte, bir çok isteğin
yanı sıra,
Türk yetkilerden savaş tazminatı talep etmektedir..
*
...Bu sırada millet, işgalci kuvvetlerin yangın yerine çevirdiği Türk Yurdu’nda,
parasız, babasız, kocasız, oğulsuz, kısaca erkeksiz kalan evlerde, kendilerini
öküzlerin yerine koyarak toprak sürmeye, elde edeceği bir avuç
buğdayla sağ kalan çoluk-çocuğunun karnını doyurmaya çalış-
maktadır.
...Yokluklar, sıkıntılar, salgın hastalıklar, sakatlıklar, malul gaziler,
ölümler, ihanetler diz boyudur..,.Millet perişan durumdadır..
..Öylesine perişanlık vardır ki, cumhuriyetin ikinci ve üçüncü
çeyreğinin çocukları olan bizler bile, çocukluğumuzda, yaz aylarını
yalın ayak geçirmek
zorunda kalırdık...Çaput dediğimiz bez parçalarından yaptığımız
toplarla oynardık...Çoğumuzun, lkokulu bitirinceye kadar bir tek boya kalemi ya da dolmakalem alacak paramız olmazdı..
*
..Evlerimizdeki yemekleri yerdeki hasır üzerine serilen peşkirler
üzerinde beş-altı nüfus, aynı kaptan, tahta kaşıklarla yerdik..
masada oturarak yemek yemek kültürümüz yoktu...
Çünkü masa yaptıracak ya da masa alacak parası olmazdı
babalarımızın..
...Masadan vazgeçtik, babalarımızın ayakkabı alacak parası olmazdı...Evler, hanlar, hamamlar, oteller fare, bit, pire,, tahta-
kurusu kaynardı...Cumhuriyet bu şartlar içinde kurulmuştu..
*
...Bu koşullar altında, Türk Ulusu ile birlikte yedi düvele karşı Ulusal Kurtu-
luş Savaşı veren Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, son kırkbeş
yıldır sürekli
harb halinde olan, doğru dürüst okul, yol,ışık yüzü görememiş, milyonlarca ev-
ladını cephelerde yitirmiş Türk İnsanı’na biraz nefes aldırmak için,
yeni bir dev-
let kurmaya karar verir...
...Ancak bu devlet şekli, Mustafa Kemal Paşa’ya göre; “tebaasına” altıyüz yıldır
doğru dürüst yol-su-okul –ışık getirememiş padişahlık sisteminden
başka bir dev-
let biçimi, örneğin; Türk İnsanının karakterine çok uygun olan "Cumhuriyet" ol-
malıdır
*
...Ayrıca bu devlet şekli, birlik ve bütünlüğü sağlamak için, farklı-
duyuş-düşünüş, kanaat ve inançlara saygıyı gerektiren laik devlet olmalıdır..
...Çünkü laiklik demokrasiyi içermektedir...Laiklik, dinimizin özüne de uygundur..
..Birlik ve bütünlüğü böyle bir devlet sağlayabilir...Yeterki eğitim-öğ-
retim birliği (tevhidi tedrisat) yurdun her köşesinde gereği gibi uygulansın..)
**
...Çünkü Mustafa Kemal Paşa'nın ifadesi ile: “Türk Ulusu, Birlik ve Beraberlik
içinde her türlü güçlüğün üstünden gelmesini bilmiştir”..
...Sonra, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti mutlaka sosyal bir hukuk devleti
olmalıdır..,
...Maddi ve manevi değerlerimizin toplamı olan kültürümüzü ancak
böyle bir
devletle, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarabiliriz...İnanç
budur.
...İşte Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Lozan’da, itilaf devlet-
lerine kabulettirdikleri devlet şekli budur..
...LOZAN ANTLAŞMASI, itilaf devletlerinin, bu devletin, yani laik-demokratik-
sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kabul edildiği
antlaşmadır..
....Bu antlaşma ile Türk Ulusu, Dünya Ulusları Ailesi’nin içindeki şe-
refli yerini alarak, “yeni doğan bir güneş gibi” parlamış ve yanlışlıklar yapılmazsa sonsuza dek parlamaya devam edecektir..
....LOZAN ANTLAŞMASI, işte bu devletin “tapu senedidir”...
....Bu sonuç, zafer değil de hezimet midir?
**
...Yitirilen 12 adaya gelince, elbette burnumuzun dibindeki bütün
adaları almak, milyonlarca kilometrelik vatan toprağını yitirmek
istemezdik ama, o koşullarda ancak bu yapılabilirdi...
...Eğer daha fazlası yapılabilir diyorsanız, buyurun, son birkaç yılda
sessiz sedasız kaybettiğimiz irili- ufaklı adalara da sahip çıkınız.
...Ama lütfen “Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamaya” çok, ama çok özen gösteriniz...........02.ekim.2016
...............***...........
Ali Koç Elegeçmez
Kayıt Tarihi : 3.10.2016 00:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Lozan üzerine.. Ekim ayı başında Keşan-Medya Gazetesi'nde biraz kısaltılarak yayınlanmıştır
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!