Lozan’ın Gizlenmiş Maddeleri

Mustafa Bulan
158

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Lozan’ın Gizlenmiş Maddeleri

Lozan’ın maddelerini sorsak
Aval aval bakar söyleyemez!
Ama gizli olanları sorsak;
Hepsini de bilir hiç sektirmez(!)
.
Madenleri çıkarmak yasakmış(!)
Süresi yirmi üçe kadarmış(!)
Yani yüz yıllık bir süre varmış(!)
Sonra da Türkiye uçacakmış(!)

Sanırsın tarih kürsülerinde
Yıllarca tarih dersi okutmuş(!)
Öğrenmiş uzman olmuş tarihte(!)
Sorsanız, Osmanlı torunuymuş(!)

Dayanamaz ardından sorarsın:
“Bu gizli şeyler nerede yazar?”
“Cehaletimizi bağışlayın”
“Biz de öğrenelim senin kadar...”

Der: “Falan üstatlardan bu kaçmaz”
“Onların bak video kaydına”.
Artık söyleyecek bir söz kalmaz.
Son vermek istersin tartışmaya…

Sorsan onların kaynağı nedir?
Susar, kaynak yok o “üstatlarda”.
Elbet söyleyemez bihaberdir.
Ancak sallar orada burada.

Ezberinde olsa da Koç, Nahum…
Koç’un ortağı Bernar Nahum’la
Lozan’da ki Haham Haim Nahum
Akraba değillerdi aslında.

Ayrıca şu Bernar Nahum’un da
Yok akrabalığı Koçlar ile.
Ve Koçlar’ın soyu kayıtlarda
Dayanır Hacı Bayram Veli’ye...

Lozan’da ki Haham Haim Nahum
Pek sevilmemiştir İsrail’de...
Zira siyonizm karşıtı Nahum!
Mezarı da Kahire Merkez’de...

Çünkü yaşamadı İsrail’de!
Kalan ömrü geçti Kahire’de.
Siyonistler hiç sevmedi bir de
Yaşadı bir İslam ülkesinde!

Kaldı ki bu Haham Haim Nahum
Sadece bulunmuştur Lozan’da
Azınlıkları temsilen malum
İlk yetmiş dört günlük toplantıda...

İyi seviye bilir Fransızca,
Ve Avrupa’da çevresi vardır.
Yalnız azınlıklar konusunda
Sadece heyette danışmandır...

Yoktu şu ikinci toplantıda!
Hikaye tam bir komedi malum;
Çökmüş Osmanlı altınlarına
Bizim Hahambaşı Haim Nahum(!)

Eğer doğru olsaydı, Hanedan
Konuşurdu kalmazdı hiç ketum!
O Türk dostu kalmıştır her zaman!
Hanedanı çok severdi malum.

Bunu yazar söyler tüm kaynaklar...
Dost kalmıştır hep şu hanedanla!
Hem sürdürdü dostluğu torunlar…
Ölmüştür bin dokuz yüz altmışta!

Mısır, Türkiye arşivlerinde
Elbette var bunlar kayıtlarda.
Yalnız araştırmak için bir de
Olacak fikri namus, ahlak da!

Dedik; Nahumlar değil akraba!
Asla girmediler ihanete...
Ve yoktur gizli madde Lozan’da!
Bunları teyit etti Cimer de...

Adalar verilmedi Lozan’da!
Sanki öyle emanet kalmıştı
Şu “yediemin” İtalyanlarda(!)
Bin dokuz yüz on iki yılında…

Şu adalar icralık nesne mi
Verilir “yediemin” ellere?
Elbet üzerine çökecekti
İnanın, hem de yedi bin kere...

O antlaşmanın da adı Lozan.
Bunu kullanmıştır o “üstatlar”.
Ancak tarihçiler semt adıylan
Genelde Uşi diye andılar.

Ayrıca bakın Milli Misak’a
Adalar yer almamıştır neden?
Müttefikler çöktü adalara
Askeri üs yaptılar hep birden...

İstanbul hala işgal altında!
Asker varınca İzmir Rıhtım’a
Hemen yönü döndü İstanbul’a...
Zaten yoktu bir parça donanma!

İmkansızdı denizden çıkarma...
Ancak konuşurlar böğürerek;
Yüzme gidilirmiş adalara(!)
Sanki plajda yüzüyor mübarek(!)

Bir atımlık barut mu? Nerede?
Zira bekliyordu müttefikler!
Hem de donanmaları Ege’de...
Bir de gelmiş Birleşik Devletler…

Lozan’da müzakere edildi
Elbet ayak basılan topraklar...
Ayak basılmayan yerler için
Yetersizdi masadaki kartlar...

Bilin ki uygun değildi şartlar...
Başka ne kaldı elde avuçta?
Kaybedilmiş çok büyük topraklar
Geçen tüm iki buçuk asırda.

Düşünün, şu iki buçuk asrı!
Hele kaybedilen toprakları!
Milletin bitkindi hayatları!
Ancak kazanıldı bu kadarı.

Kaybedene “cennetmekan” derken
Ateşe attınız alanları(!)
O dünya bu dünya hepsi birden
Hükmedip aştınız dünyaları.

Derler; “Arşivler bir açılsaymış…!”
Sanırlar herkes cahil, sormaz…
Kim bir arşiv kapısında kalmış?
Aldığını satar, asla şaşmaz...

Ordunun kozmik odası dahil...
Bir girilmeyen neyimiz kaldı?
Yoksa bu zevzekler hep mi cahil?
Artık yalanlar insanı baydı.

Arşivleri sorsunlar Cimer’ den(!)
Aslında mesajımız bir kere;
Bunu bildiği halde seyreden
Türkçü takılan garip tiplere...

Sahte bilgi montaj belgelere
Hatta yalandan söylentilere
Toplum nasıl inanır boş yere?
Algı eşiği düştü yerlere…!

Lozan’da gizli madde yok ama
Yazılmayan var karşı tarafta:
“Dinci devşir, sal Anadolu’ya!”
“Uyutsun hep Allah’la, Kur’an’la!”

Ver eline komik hatıratlar,
Ve üstüne püsküllü yalanlar…
Anlatsın orda burda, yarar var(!)
Nasıl olsa inananlar çıkar...

Dedik ya, hep maksatlı yalanlar!
Halkı alıştırdılar bunlara.
Yalanlar ile uyuşturdular.
Bölüp ayırdılar kutuplara.

Şile/31.07.2022

Mustafa Bulan
Kayıt Tarihi : 31.7.2022 08:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!