Dolandı boynuma buluttan bir ip,
Sıktıkça yanıyor canım içerden.
Bedenim ateşten dağlara girip,
Çıktıkça yanıyor canım içerden.
Ezelden ebede ince bir kiriş,
Ne olur başımda biraz daha dur,
Beni sabahlara bırakma gece!
Şu yorgun kalbimi ölümlere kur,
Ağlatan ahlara bırakma gece!
Beni sabahlara bırakma gece!
Gönül mahzenimin eşsiz kadını,
Zamanla büyürmüş aşkın yalını.
Sanma ki unuttum artık adını,
Bir daha diyemem, dillerim mahkûm…
Çeksem de hasreti, cezamdır diye,
Mutluyum sebepsizce, bu gecede bir hal var,
Çocukça ürkek içim, hiç olmadığı kadar.
Yatak kalk diyor bana, yorganım üstüme dar,
Mutluyum sebepsizce, bu gecede bir hal var.
Bu gece gelme ecel! Belki gün ömre sığar.
Düşmüşüm narına yar, halimi bilmez ağyar.
Derûna rücû ettim her saniyem bir tekrar…
Hayallere dürüldüm görülmez içte ne var.
Dürüldüm ve sürüldüm yurdumdan apar topar.
Doğrudur Padişahım, şeref bizde ne gezer...
Mabeyni hümayunla gökte divane gezer.
Eşrefi mahlukatten, belli habersizsiniz,
Bizlere ulaşmayan büyük şeref sizsiniz.
Ölüm mü tıkamış, damarlarımı?
Çırpınan yüreğin sesi pek sükût…
Beynimde uğultu, yoksa çığlık mı?
Susmayan bu şeyi, dinlemek sükût…
Kopmuş en dibinden, seslerin dili,
Meramım gönlümde sır oldu kaldı,
Çözmeye vuslatın kendisi gelsin.
İntizar, gönlüme bir ateş saldı,
Sezmeye vuslatın kendisi gelsin.
Otağım sılanın çok uzağında.
Hayatın şu konağında adım şimdi “sığınma”.
Yerim eski yerim değil, tavan arası oda...
Bıraktığın bu dünyada, sağım diye avunma,
Yokluğunun garibiyim, yetim kaldım ardında,
Hayat ise sensizliği, hep yüzüme vurmakta...
Yüzüm yerde, ellerim kirli, ameller zulmet...
Yüreğimde nisyanlarımla, kapına geldim.
Yüzüm yok dilenmeye, katından bir adalet,
Yüz ömürlük isyanlarımla, affına geldim...
Ateşlerde yıkanmak, revadır bana elbet,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!