Ey yolcusu kadim gölgelerin,
Gözlerini süzerek bakan zamana,
Karanlıkta gördüğün o devasa göl,
Bir düş müdür, yoksa sahici bir suret mi?
Göklerin mavisinde yüzen yıldızlar,
Her biri hikâyeler fısıldar sana,
Ey varlık denizinde kaybolan ruh,
Baktığın her aynada kendini bulur musun?
Bir fani gibi geçtin belki yıllardan,
Adımlarını saydı o çorak topraklar,
Her kum tanesi bir söz taşır dilinde,
Gölgeye düşen yankı gibi, sahipsiz.
Bir hazan çınarının dalı gibi kırıldın,
Ama köklerin yerin derinlerinde,
Toprak seni besler, hiç bilmezsin,
Bilmiyorsun ama ruhun meyve verir sana.
Bak işte, sonsuzluk denen gökyüzünde,
Gözlerin bir hayal, ellerin bir rüya,
Her dokunduğun yanar, her baktığın donar,
Ey kalemi ilahî, ey suskun, ey kelamsız!
Bir sultan gibi hükmederken evrene,
İçten içe bilmez misin, kölen aslında?
Zincirlerin, görünmez suretinde saklı,
Her adım bir ağırlık, her nefes bir vefa.
Taş basar bağrına, onu anla diye,
Ve sen, kendini tanımadan sürer gidersin,
Ey düşlerin efendisi, senin sahibin ne?
Bir rüzgar mı yoksa kendinden öte bir hüzün mü?
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 1.11.2024 00:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!