İstanbul da birinci gün..
Daha başlamamıştı hiçbir şey
Sen yoktun.
Farkında değildim.
Farkına varsam ne olurdu.
Senin için, sana dair yazıyorum.
Gece şahit, kalemim şahit,
Sen şahit değilsin.
Kimse görmesin diye,
Adını topraktaki çakıl taşlarına yazıyorum.
Dudaklarını en ince hattıyla,
Günahların iç çektiği gecelerde boynumuz bükük
Göğe kaldıramadığımız ellerimizdeki kirleri
Belki damla damla akan gözyaşlarımızla,
Belki ciğeri beş para etmeyen kanımızla,
Temizleyeceğiz.
Huzurun en doruk noktasında bile huzursuzuz
Deli olmamak mümkün değil,
Sensizliği düşündüğümde.
Belki bir gün ayrılırsak,
Farklı dünyalara gidersek,
Yüreklerimizde hep o aşk kalır değil mi?
Ya kalmazsa!
Bilseydim aşkımın bir ömre sığacağını
Kapatır mıydım gözlerimi şuursuzca
Sarılır rüzgâra saçlarını okşardım.
Her damlasında o bulutun göğsüne yaslanırdım
Ve uyurdum mışıl mışıl.
Bilseydim yaşayacaklarım rüya
Uyku girmiyor gözlerime
Bir bulut inmeli ki göz kapaklarıma
Ağırlaşmalı istemeli tutkuyla
Düşlerimi süsleyeceksin yine
Hayallerime konuk olacak
Ve göklerden bir yıldız koparıp,
Bir ses duyuyorum uzaklardan
Çağırıyor beni.
Elime kalemimi alıp,
Bir şeyler yazmamı istiyor sana dair.
Hala delice severken ne yazabilirim?
Kalem elime yapışıyor sıcaktan.
Hep hatırlar mısın derdim
Şimdi her şeyi ben unuttum
Seni unuttum
Ama yavrunu unutamadım.
Öylesine bir gün sevmiştim seni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!