Lina-ıı. Şiiri - Fırat Yetiş

Fırat Yetiş
68

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Lina-ıı.

Lina !
Karacadağ'ın başı dik Kardelen’i !
Rüzgarın deli dolu hırçın Küheylanı.
Siyah gözlerini arala Bana;
Su gibi uyut beni,
Mahkeme-i Kübra’ya kadar,
yüzünün ebrusunda.

Düş kırıklığı ,
alaz bir aşktan kalma;
Yakılan gündeliğin yürek kalıntıları ile haykırıyorum sana.
Gitme asi Munzur'um !
Güne bakan çiçeğim .
Gitme Kehribar yüzlüm !
Hasankeyf’in yarasına ses olan kavruk ağıdım.
Gidersen ?
Uzaklarda kıvrılan gölgen ;
İç çekişlerimde durmadan büyür.
Gözlerime yağmalanmış sürgün bir kentin uğultusu ;
Cumartesi annelerinin çaresiz bekleyişi oturur.
Vuslat visalini bırakır Lina.
Özlemin; soğumayan kurşun misali,
kendini kalbimde unutur.

Aynalar şahit !
Her gece,
ahraz ateşin koynunda hârlanan yüzüme ;
muhacir tebessümler taşıyorum.
Ayrılığın da büyüttüğüm;
Çınar ağacının gölgesinde
eskir öksüz hayallerim.
Göğün ve toprağın arasında ki efsunlu sevdadan ibret al Lina.
Suyu çekilmiş bulutlar Aşkına!
Zira senden sonra yağmurlar hiç düşmedi bu topraklara!
Döndükçe; içten içe ,
özünde yanan semazenler hatırına.
Ellerini ve sesini getir bana.
Eylül’ün gölgesinde büyüyen;
Yüreğimin râhlesinde meşke duran şiirleri,
Dudakların da vede baharın da sakla.

Lina!
Herkes umudunca yakar
içinin ışıklarını ve kederince karartır mutluluklarını.
Gittin!
Şimdi hangi iklim sarar ;
kalbime bıraktığın, kırık serçe kanatlarını.
hangi gökyüzü kucaklasın,
eksiltiğin yanlarım da sancılanan dilsiz yalnızlıkları mı?
Oysa;
Gözlerimin seni göremediği kadar uzak ,
içimin sarp kayalıkların da,
adın ile başlayan çığlıklar kadar;
bana yakınsın Lina.

Yemin ederim !
ki kuşlar da öğrendi ;
Mum ışığında kederlenen sensizliğin ile sabahladığımı.
Hasretin ruhumu zapt eden Can sızısı.
Caddeler dolusu , sokaklar boyu,
Şehir de kaç kaldırım taşı varsa;
Hepsi bilir seni n’asıl aradığımı .
Lina’m
Bir gün gelirsen göğe yükselen zılgıtlarla;
Gökkuşağı'nın sade mavisini kuşan sesine ve gamzelerine.
Tek damlasını bırak nefesinle, içimde ırgalanan hüzünlere.
Ah yüreği toprak kokulum!
Son defa dünya gözü ile gözlerin ç’ağlasın gözlerimde .
Kalmasın yokluğunda ahkam kesen hüsranlar üzerimde .

Bak Lina!
Merhamet elini ayağını çekiyor üzerimizden.
Güvercin ölüleri kokar salyalı ağızlar.
Kenarları gün’ah ile işlenmiş harfler yükselir,
kül renginde gökyüzüne.
Neden Lina?
Tevbe kapısından dönen ,
sahipsiz dualar kanar bileklerimde?
Gayya kuyularına düşenlerin,
tırnakları kanar göğüs kafesimde.
Tarumar olur yüzüme esen direnç dağlarım ki Meltem.
Çöl fırtınasında çatlayan atların ölüm kokusu siner ellerime.
Savurdum avuçlarımdan bütün sevaplarımı;
Cudi'nin tepesinden Nusaybin’in eteklerine.
Heyhat !
Lina; bu sensiz sedasız n’asıl kıyamet !

Hâlâ seni bekliyorum!
Ne zaman Eylül koksa bahçede ki sarmaşık yaprakları ;
bir göç telaşı, bir ayrılık çöker
nemli anılardan içerime akan göz yaşlarıma,
Ve yeniden sarılıyorum dağ deviren özleminin sancısına.
Oysa ben seninle unutmuştum bütün terk edilme korkularımı.
Söylesene Lina;
şimdi kim tamamlar beni ?
Kim yeniden tazeler aşka olan inancımı?
Ve Canım yarısı ;
Senden g’ayrı kiminle hayal kurayım yaşlanma masalını?

Yüreğin sızısı değmesin taşa;
Taşın nidası,
ârş-ı âlâyı sar(s)ar Lina!
Yasladım gölgemi ayrılığa ,
Nefes nefes aktım hüzün ve keder tortularına.
Süzülen kimsesiz yaşlarımı ben öptüm ;
Bir Ah miktarınca!!
Lina;
Turnalar da göçtü henüz güz uğramadan.
Tohumda çürüdü , zamandan ç'aldığım baharımda daha çiçeğe durmadan.
Unuttum senden sonra güneşe tutunmayı;
Zemheri bir kar iklimi kaplar kirpik uçlarımı.
Şimdi, ya gel beni tamamla;
Yada Azrail'in kanatları değsin parmak uçlarıma

Fırat Yetiş
Kayıt Tarihi : 19.8.2020 13:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fırat Yetiş