heçde halım yaxşı deyildi...
pencerelerimin doru gözlerini,
bir uzaq anlamın baxımında çıxardım...
ve sefey tanrımı,
yanğın qoxuyan namazların yuxusunda öldürdüm...!
dudakların,
en lezzetli öpüşleri,
öyle bir utanca çevirir ki,
dağ taşta yaşayan canlılar, ondan,
yararlanmak istiyor...insan şekline gelmek için.
Qapandım,
Yoxmuşam kimi her şeyden.
Ve yaşanacaq bütün yoxluqlar ortasında,
Söylesene...,
Neye mahküm?
Yaşamadığım için...?
Beyaz gelinliyi giyeceyem Saray! ,
qan çiçekleri barmaqları mda ezı lmış ler kimi,
yumuruğum köksüm üste,
ve bağrı mda fı rlanan haval bir baş ...,
elimden tutması nlar deye, senin eş qine!
YALAN diyorlar
Ben hiç bir büyük tanrının sınık bakışından doğulmamışım ki.. Neden anlamak istemiyorlar beni bu yanık inamlar,
Neden koymurlar öz abtallığımın sorularıda keflenip,
Sevmediğim olayların koynunda uyuyum..? !
VARLIĞın tüm yasak şarkıları beni okuyur!
Beni sesliyor durakda esen ayık düşünceler...!
Bir içim ışıq deyil,
süzüb gedecek kimi barmaqlarım yanqınlıqından.
yanlızçılıqdan aydın,
yasaqdırsa; bu daş,
bu duvar,
bu sen,
Saat,
Dırnaqları üste tekrar,
Ve geceden keçmiş qaranlıq menim.
Heçleşmek kimi,
-Alma alma-, lezzet!
İnanıram...,
Bile bilmezsen,
bem beyaz ağrılı böyüklüyüm!
gözlerinden ucalan, bakiş deyil,
insanliğingerçekcesaretidir, tanrılığa doğru!
Yandı qaplara naxışlanmış barmaq izleri,
Ve ipek yaylıqların qoxusu doldu beynime.
Duvarlara sarıldım sancıdan,
Gözlerimle birlikde yaranmış güzgülerin boyu büküldü,
Ve soyudu barmaqlarımın ucundan yaşamaq duyğusu...
Tutdum ellerimden,
Tüm şu duvarların eteğine dağılmış gibi....
Yok eteklerime toparlıyorum kendimi.
Her şeyden bir az yarım...,
Yok!
Ben kimim demiyorum,
Kimliğimi doğulmadan önce öğrendim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!