Libas-ı Âşk Şiiri - Nihal Mirdoğan

Nihal Mirdoğan
337

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Libas-ı Âşk

Libâs-ı Âşk (Aşkın Giysisi)

Hayatın dudaklarından düşerken bağrımın başı
Arzuladığım tek bir şey, mâverâya iştiyaktı
Evvel zamanın deminde,demlenince gözüm yaşı
Duydum ki ; gamlar gamlandı ,sükûtlar ayyuka çıktı
Duydum ki ; nefsî susmanın, dört yana sardı telâşı

Cefâsın çektiğim gamlar vücûd şehrinden geçerken
'Bir safâ bahşedelim gel'dedim, yüzüme hor baktı
Ruhumun hümâsı göğün maviliğine uçarken
Can ile ten arasına permeperişan hâl çöktü
Gönül göğünden tufanlar koptu ,bir o kadar erken

Pekâla,payıma düşen sükûtun sesi nicedir
Çün, maverâyı kaplayan efgânım bahtımı büktü
Gözü giryan gecelerde yüreğin dili secdedir
Eğildim ; gecenin ulvî eli bereketi döktü
Anladım ; muhtaç olduğum manâ, inceden incedir

İmdi,yüreğe yerleşti o âsûmanî kubbeler
Velev,aşkla dolup taşan debbelerden cihân aktı
Bereket akıyor sel sel... yeşerecek mi habbeler
Ki, serin serin fecr vâkti,duayla secdeye kalktı
Velev ki,ışk yağmurundan em buldu müzmin nedbeler

Hâk bu,cihâna doludur , her yerdedir,gökte,yerde
Ey ! Gönül kiri yuyanlar mübarek arş imân koktu
Derman olan umudların ait oldukları sırda
Geceyi titreten gamlar bile nâlesinden korktu
Duydum ; İlâhi'den emir duyanlar kalmazmış zorda

Amma,her soru ,içinden soru doğurur değil mi ?
Bu,sırların içinde sır olan müthiş bir meraktı
Güller nebattır velâkin, maşuk çağırır değil mi ?
Maşuk çeşmesinden içen her aşık, aşka duraktı
O durakta, gül aşığı bülbül, bağırır değil mi ?

Susayan elbette bulur ,dağ yolundaki pınarı
Bir ân, gül dikene düştü,bülbül feryâdlardan bıktı
Dediler,pınar pınarsa tanır yüreği yanarı
Bu feyz,bu hâz nedir Yâ Râb ?..Gönlümü inşirâh burktu
Duyun veliler,erenler ! Ömrümün pişti kenarı

"Gelün hey dertlüler gelün bu derdümden siz de alun"
Seslenirken koca derviş,âlemde dertsizler çoktu
Dertsizler ! Âşk divânında imdi kalun bre kalun
Sözlerim bîmecâl kaldı,avazımdan dilim sarktı
Çilelerin ışk bağına hemân dalun bre dalun

Örümcekler nasıl örer ,o ipincecik ağını
Dedim ; bu mülkün sahibi Mâlik'i bilmek gerekti
Yâ da,hangi kudret yıkar, Ferhât'ın Şirin dağını
O Ferhat ki,cânı âşka kurban olmuş bir yürekti
Nasıl ki, 'O' âşk,andelîbe buldurdu gülün bağını

Hisset ! Manâ zenginleşti, geceler uhrevîleşti
Göğün kapısı açıldı , gördüm...ne kadar büyüktü
Duydum ; gökten ahenk indi , o güzel sükût devleşti
Gördüm ; seheri gördüm de ne mutlu ki,şafak söktü
Duydum ; gafille uyanık,yendi,yenildi,dövüştü

Niçün,namus üryân kalmış, hayâlar sıyrılmış, niçün
Geçin,zehr içmekten geçin, bu ayan beyân açıktı
"Bir lokma,bir hırka" deyip,edepli bir libâs biçin
Ehli irfan meclisinde,"O" ne keskin bir bıçaktı
Hemân âşk içün ummândan pırıl pırıl abâ seçin

Bu şi'rde yazdıklarım hem evrak-ı dilde kalırken
Hem,şahane bunca telaş ,hissedip "O"nu duymaktı
Bulanıp,durulup her dem Hâk nefesini alırken
Âşk ummana karışınca, gaye manâya doymaktı
Hem bîçare Gülnihâl'in, zamanı zâyi olurken
Hemân elime el verdim , maksûdu libâs giymekti

libâs-ı Aşk ; Aşk elbisesi
iştiyak ; özlem
habbe ; tahıl tanesi
inşirâh ; gönül rahatlığı,iç huzur.
nedbe ; yara,iz
ikbâl;baht,talih
maksud ;Kasdolunan, istenilen şey, arzu edilen kişi demektir.

Nihal Mirdoğan
Kayıt Tarihi : 17.1.2020 23:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nihal Mirdoğan