En çok gece bitimlerini seviyorum Leylruh
Katran karası saçlarını edayla savuruşunu
Yastığına tel tel dağıtışını
Abanoz bir heykelce o mağrur duruşunu
Hâsılı her yönünü içini dışını
Simsiyah gözlerinin karanlığına
Mavimsi parlak beyazlığının vuruşunu
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
çok güzel...
eyvallah...
dalga dalga yayılan sevginin rüzgarında savrulan bunca şiir adına harıka bir okudum kaleminizden eline sağlık üstadım saygılarımla
Serbest şiir yazmak gerçekten zordur. Serbest şiir yazmak kişilerin zannettiği kadar zor değildir. Serbest şiirde özgün kelimeler bulabilmek, sesin âhenk birimlerinden aliterasyon ve asonansı yakalayabilmek, iç uyak sayabileceğimiz secili kelimeler kullanabilmek dizeleri daha akıcı hale getirebilmek için açık hecelerden yararlanmak derin bir şiir bilgisi ve birikimi gerekmektedir. Okuduğum çoğu serbest şiirlerin dizelerini alt alta- yan yana koyduğumuz zaman düz yazıdan başka bir şey elde etmemekteyim. Bundan dolayı Fazıl Hüsnü Dalarca hece ve aruza vakıf olmayan kimselerin serbest şiir yazmalarını eleştirir.
Bu şiirde de bazı özgün mısralar, güzel betimlemeler, istiare, teşbih ve imgeler aradım. Özellikle dikkat ettiğim bir hususta şiirdeki tamlamalar ve kelimelerin düzgün bir şekilde yazılıp yazılmamasıdır. Şiirde noktalama işaretlerine gelince, anlam kaymalarına sebep vermediği müddetçe çokça noktalamalarda bulunmak bence yersizdir.
Elbette şiir ilk önce eleştirilirken şiirin ismi ile uyum içerisinde olup olmadığından başlanarak eleştirilir. Bu şiirde bence ilk hata ismi ile yapılmış. İki ayrı kelime arada tamlama –i’si bulunmadan bitişik yazılarak Türkçemizde olmayan bir dil sapması olarak karşımıza çıkmakta. Böyle bir imla Türkçemizde yoktur. Bu şöyle olmalı idi. Leyl-i ruh evet. İsim tamlaması olarak kullanılan bu kelime ancak bu şekilde yazılmalı idi... Ya da: “Gecenin Ruhu” gibi Türkçe olarak imla edilmeli idi...
Benim için her ne kadar yeri geldiği zaman tekrir sanatını yansıtsa da Onur Hanım’ın eleştirdiği bir kelimeyi birkaç defa kullanmanın iyi olmayacağı gibi bir hataya kendisi düşmüş. Meselâ ilk bentte “bitim” kelimesi iki defa kullanılmış. Hem de tekrir sanatı gözetilmeden.:)
İlk dize de pek fazla imge ve alegoriden bahsetmek mümkün değildir. Ancak bazı betimlemeler şiiri okunur hâle getirmektedir.
“Saf güzelliğine vurgun ve meftun
Sadık bir bende oluyorum ben de”
Beyitler halinde yazılan serbest mısraların ikinci dizlerinde kullanılan cinaslar ses yinelemeleri ile bir iç âhenk oluşturmakta. İlk beyitteki saf güzellik zannedersem dış güzellikten daha ziyade iç güzelliğin tasviri olsa gerek. Gerçi ilk bentteki betimlemeler hep dış güzelliği yansıtıyor; bu minval üzere anlayacak olursak buradaki saf güzelliğin dış güzelliği yansıttığı izlenimi vermiş olsa bile... Belki de şâire buradaki saf güzellik olarak fıtri olan güzelliğin üzerine sun’i olarak bir şey eklemeyişini anlatmış olabilir. Ancak saflık, temizlik olduğundan dolayı iç güzelliği yansıtan kelimelerdendir. Bir de ilk dizedeki vurgun Türkçe kelime ile Arapça “meftun” kelimesi aynı mânâyadır.
Şâirenin tasvir edip kişileştirdiği bu güzellik. Tan vaktinin ağarırken seher vaktindeki kutlu zamana dikkat çekmesidir.
“En güzel sesin yayılışını
Dalga dalga”
İstiaresinde se sabah ezanına işaret vardır. Seher vakti ile karanlık yerini artık yavaş yavaş aydınlığa bırakmaktadır. Bu aydınlıkla beraber imsak vakti girerek mahmur gözlerin yavaş yavaş gözlerini aralayarak sabah namazını edâ etmesi için ilâhî sedâ semaya yayılır.
Gözlerini sımsıkı kapatıp
Yüreklerini yedi kat semaya diken tüm varlıkların
Cezbeyle titreyişlerini hissederek
Huşuyla ritmik zikirlerini
Kemiğimde iliğimde
Bütün hücrelerimde duyuyorum
Rüzgârla ahenkle sallanan dervişlerin
Umutla rahmete açılan yapraklarına
Gıptayla baktıkça ürperiyorum
Muhtaç avuçlarının katkısız umutlarıyla umutlanıyor
2. bentte yine bazı betimleme ve teşbihlerle örgülenmiş. Ancak: “rüzgârla ahenkle sallanan dervişlerin” mısraı söz dizimi ve semantiği açısından pek anlamlı bir dize değil. Bu mısraın açılımı rüzgâr ile ahenk ile sallanan dervişlerin” görüldüğü gibi bir dil sapması mevcut. Oysa Bu mısra “Rüzgâr ile âhenk içerisinde sallanan tüm dervişlerin” olarak kurulmalı idi.
Bu beyitteki “hâfi” kelimesi hâfi zikir için istiare olsa gerek.
Görüldüğü gibi şiir ilk önce fiziki varlığa sahip bir güzelliği/güzeli tasvir ederken bu dizlerden sonra Mutlak Güzel olan Allah’a yönelmiş. Arada bağlantıyı bn tam olarak algılayamadım.
Gecenin yorgun uykusuzluğuyla göz kırparak
Geri çekilirken sabırları tükenen yıldızlar
En parlak olanını bırakarak arkalarında
Sık sık ve uzun uzun esnerken gök feneri
Bulutlanan gözpınarlarından yaşlar düşüyor yere
Secdeden kalkmaya hazırlanırken başlar
Birazdan bitimsiz rahmetle
Bir rahmet daha başlar
Yukarıdaki değinmiş olduğumuz fazla kelime kullanımına burada da rastlıyoruz. “Birazdan bitimsiz rahmetle” mısraında yine “Bitimsiz” bir kelime ile karşı karşıyayız. Hemen ardından tekrar edilen “Bir rahmet daha başlar” mısraındaki “Rahmet” Bu bentte ise artık tamamen Allah’a yöneliş kendini bulmuş. Yıldızların yorgun uykusuz bir kimse olarak tarif edilmesi ile hem teşhis sanatı ve hem de güneşin onların görünürlüğünü yok etmesine işaret edilerek istiare sanatı yapılmıştır.
Şükrederek tüy gibi uyanan mahmur kuşlar
Kanat vurup dönerken cıvıl cıvıl semada
Lacivert giysisini sıyırarak üstünden
Mavi bürümcüğüne bürünürken sema da
Son kalan ışığını
Yavaşça söndürüyorsun
Yüzünü ağır ağır
Doğuya döndürüyorsun
Bu bentte üzerinde durulacak pek fazla bir şey olduğunu söyleyemem. Ancak lacivertin maviye dönüşü aşk ve sevdâ ile Yaratanına yönelmesi olarak açıklanabilir. Buraya kadar mısra sonlarında ne seci ve nde kâfiye yakalamak mümkündü. “Söndürüyorsun ve döndürüyorsun” kelimeleriyle şâire burada ses yinelemeleri ile bir kâfiye kullanmış.
Son bentlerde semânın güneşin ilk ışıkları ile karanlığın yerini aydınlığa bırakması saçarın beyazlaşmasına teşbih edilerek aradaki benzerlikle söze bir kuvvet ve anlatım güzelliği katmak istenilmiş. Daha sonra ışık huzmelerinin dalga dalga yayılması ve renginden ötürü sarışın bir afete benzetilmekte güneş. Gün batımı ise ine pembeleşen yanağa teşbih edilerek güzel bir tasvir gerçekleşiyor.
Şiir baştan sona mistik bir hava ile yazılmış. Mistik duyguların ağır bastığı şiir kendi emsalleri içerisinde iyi bir dil, anlatım ve üslupla, söylemlerindeki alegorik betimlemelerle yerini almıştır. Baştan sona teşhis sanatının uygulandığı bu şiir sıra dışı söylemlerle zenginleştirilmese bile kendisini okutturmaktadır.
Tebrikler şâire
Selâm ve dua ile...
gündüz ve gece her gün bir güzellik dolduruyor düşünen beyne
kutlarım hocam saygılarımla
Kutluyorum
Onur bey,
selamlar...
Bu güzelliği yaratan Güzel’e
Sadık bir bende oluyorum ben de
ÇOK GÜZELDİ KUTLUYORUM.
SUSMASIN KALEMİNİZ
Şiirlerin öyle bölümleri vardırki şiirin bütününe bedeldir.
'Gecenin yorgun uykusuzluğuyla göz kırparak'
Bu dize ile başlayan sekiz dize beni çok etkiledi.
Emeğinize ve sevginize sağlık; şiirin başlığı zaten başlı başına bir şiir gibi.
Mamahfih sizin şiirlerinizde terddüde yer yok, güzeldi; her zamanki uslubu ile değeri ile farklıydı tebrikler. Baki selamlar.
Leyliruh.......çok güzel yorumlamışsınız......zevkle okudum.......saygılar
Saf güzelliğine vurgun ve meftun
Sadık bir bende oluyorum ben de
onur hanım
bu saf şiirinizi tebrik ederim.
hayırlı ramazanlar...
Evet efendim, Şimdi kubbenin taşı yerine konulmuş ve mevzunun nirengi noktası beyan olunmuş!
Bu fakir ve bütün Mü'minler sadece ve yalnızca; Hakkın bendeleridirler!
Tebrikler, Hayırlı çalışmalar.
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta