- Dokundun bütün dokunamadıklarıma, soyut özlemler girdabında.
“Can gerçek
Canan gerçek”
bütün gerçeklerin reçeline şeker olmanı bekledi aşk ve kısmet.
İspatlanmış bütün sevgilerin dilinde kitap oldum, beni aşk okudu.
- Sen henüz okuyamadın, henüz kutsi özlemlerimin sıcağında çöl sıcağı olmadın,Leyla’ın al yazmasını takıp karşımda salına salına yürümedin.
- Ben asırlarca Mecnun kaldım, aşkıma kadar ,çölüme kadar, yarama kadar Mecnun…
-Şimdi İstanbul beni Romeo yaptı. Biz ihanetin derslerini Romeo’dan öğrendik. Oysa ben Mecanun’un son aşk babasıydım,aşk öte sevme çölünde Leyla dersi veriyordum.
- Modernleştik, yaralandık, sevdik, bittik, arttık. Leyla, Leylican oldu.
-ayrı cephelerde savaşan uçağında atom bombası taşıyan iki kara sevdalıydık.
-Sen kendi metruk,acıklı kentinin Nagazakisi, ben ölümsüz bir aşk kentime attığım atom bombasından sonra bir asır iyileşemeyen Hiroşamalı…
-Dedim ya,beni bana bırak. Hiroşamalıyım, Kendi aşk kentine atom bombası atan Romeo… Binlerce güzel arasında yalnız ölen güzelin mezarındayım, mezarında kurumayan gülüne kızıllanıyor vicdanım. Aşk ile vicdan arasında kalmanın ne kadar zor olduğunu bilir misin Leylican…
-Hiroşomda yıllarca hiçbir ot,hiçbir, gül, hiçbir gül yetişmedi.Uzaktan mısralarıma büyüyen bir gül hariç…
- Bu gül Hiroşom’da yaşar mı meçhul,Çin Seddim üstüne onlarca Çin Seddi varken,aşmak için aşk gerek.
Bize dair şölenler kuramadık. Şölenlerde ruhunun valsını sunmadın.
Yanmadım, yakılmadım, bitmedim, yollarında. Henüzlerimiz büyüyor,
Kelepçeni açmak için tutku anahtarımı yollamadım.
Hücrende türkü söylemedim. Oysa ben ozanım, benim telimden aşka çalınmak gerek.
- Biz türkülerin kavuştaklarında kavuşmayı seçtik.
Türkümüz aynı,sözümüz aynı,gönül gözümüz aynı.
Yağmurlar yağınca işte o zaman ben çalınırım, işte o zaman dellenir sevdam.Beni damlalara sor, ya da göz yaşlarına.
- Gözyaşı güzeli olarak ağlamak da sevdadandır. Ben erkeğim ağlamamı bekleme,içimdeki göz yaşı sellerimle yetin.
-Aynı cümlenin içinde ayna olmak, aynı cümlede öğe olmak aşkın kitabına katlanmak, yaşanmak umudunu mumyaladım… Henüz Müslüman olmamış aşk Firavun’uyum…
- Biliyorum sen Musa’nın kızısın. Babandan kalma tutku asan var.Biliyorum, naif ve bütün güzellikleri içinde barındırıyorsun.
- Kızıldeniz’e çağır beni. Soruların, sorguların, önyargıların,yılan olmuş.Asanı sal yutsun yılanlarımı. Beni çıkarsın başka yüreğin koynundan.
- Kendini zehirleyen kobrayım, zehrim yarama dokunuyor.
-Ey Musa’ nın kızı, ey gönlümün anlatılmaz, yaşanmaz,duygu seli,çağır beni Kızıldeniz’e
orda ölmeliyim sana.
-Yenik düştüm alaturka bir sevdaya.Yaram ile yaranım arasında yorulmuşum.
- “ Biz “ olmayı başarmak için kursa gidiyorum. İzlerinle özlerin arasında kalan varılmazlarımı öğreniyorum.
- Aklımda kalan yangınlarını söndürecek bir gelecek okyanusu büyütüyorum. Kirlenmiş eskilerimi,senin bitiklerini ancak bir okyanus temizler.
- Biz seninle sakın Cebilitarık olmayalım. Hani boğaz suyuyla okyanus suyu hiçbir zaman karışmıyor. O kadar büyük aşk mucizesi olmak istemiyorum.
-Aramıza örülmüş kutsi ve bir o kadar iksirli hallerden kurtar bu sevdayı.
- Beni bul ey ben…
- Beni bana bırak biraz.Biraz daha büyümeliyim.Aşk annem öleli çok olmadı.
-Yaramın üstüne yar-a – bandın varsa sar.Hekimsin, hakimsin aşkıma.
Beni senle iyileştir.Sen ilacını içir göz yaşı tasınla,bir ömür yasınla.
-Hadi git sevgili kendine …
Hadi o git,ben o gittiğin sendeyim.
Kayıt Tarihi : 9.6.2010 11:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İspatlanmış bütün sevgilerin dilinde kitap oldum, beni aşk okudu.
Her cümlesinde alkış isteyen yazının ışıltısı gözlerimi kamaşırdı doğrusu...Kalemi tanımak güzeldi...Saygılar efendimmm...
TÜM YORUMLAR (1)