Leyli Küçük Şiirleri - Şair Leyli Küçük

Leyli Küçük

tek kişilik yanlızlığıma bilmem kaç vücut sığdırdım, ayıp bilmedim hatta ar damarımı çatlattım inadına. yetmedi! unutmak için tenini, sana dair tüm yılları ve yolları ödünç bıraktım hiç bilmediğim bir adamın yüzünde. ey sevgili bir kadın çığlığı kaydı gördün mü? ardından sabalar oldu. fahişe ruhumu giyip, hızla dönen bir dünyanın siktir çekilmiş günahkar bir ülkesinin caddelerine attım kendimi. kelimeler vardı, kelimeler vardı, kelimeler vardı, adını unuttuğum bir şairin senle dolu kelimeleri vardı. neydi ki adı? umut.. hayır hayır! olamazdı. umut kapatılmıştı çoktan pandoranın kutusuna. peki ya neydi? sigara...bir sigara gerek bana. ve karanlık çöker yine.. bense bitmiş bir hikayenin,bendeki bitmemişliği ile savaş verirken sen bendeki bana bak. ey sevgili! bir kadın sustu duydun mu? ben sana yenik düştüm, biz birbirimize yenik düştük, yitirdim seni..

Devamını Oku
Leyli Küçük

beni unuttuğunda
geceler kadar karanlıktı gözlerim
sayısız söylenecek ağrı vardı/solumda
ihtiyar bir kadın tütün sarıyor;
bir coğrafya çocuklarını gömüyordu

Devamını Oku
Leyli Küçük

cümleler çaldım
sana yazdığım mektuplardan
sonra/onları hikayesinin sonunu unutan
bir ulağa verdim
anlatsın diye seni yollara.
yollar kayboldu..

Devamını Oku
Leyli Küçük

zamanlardan bir zamandı ölüm can çekişiyordu döşeğinde. sen daha sorgusunda adı meçhul konulmuş bir cinayet, sınırsız bir ülkenin sınırında kazara vurulmuş bir kaçakçı oysa; ağıdını bu kadar erken yakmasaydı çirkince bir kadın sevinecektik beraber ölümün ölmesine bağdaş kuracaktık belkide seyredalarken çivit gökyüzünü kronik bir acı oldun sen içimde tedarik edilmemiş bir öç telaffuzu saklı bir dilsin. bense giyotini ilk defa görmüş bir suçluyum sanki cinassız bir mani afyonsuz derviş istasyonunu kaybetmiş tren bedenimdeki ölü döl cabadan gelmiş bela efsununu kaybetmiş bir büyücü sanki senin bana bıraktıkların bunlardır... kumpasa düştük biz senle hava mazot kokuyordu hava sancılı.. kuzgunlar siyaha bürünüp yol boyunca sıralanmışlardı belli ki habercilik yapacaklardı ölüme! kentse giderek grileşiyordu her yer beton kesmişti zaten orgazm ve esrar kokuyordu üçüncü sınıf bir otel ara sokaklarda çığırtkan bir eskici kelimeler satıyordu hemen ilerde ise kaçınılmaz tecavüzün/zevkini çıkarmakla meşguldü bir kadın.. ve bir ses yankılandı birden bire içimde... bir hanımefendi rozasını düşürdü boynundan ahmak bir dilenci bunu gördü.. dilenci yüksek doz sevinçten dans etmeye başladı kuş uçtu yol bitti yağmur yağdı güneş açtı yıldız yandı yetmedi yüzümü vurdum kapına kimse açmadı ağladım kanattım koca bir şehir lal oldu kimse söylemedi bana bulamadım seni... artık mişli geçmiş zamanın devrik bir cümlesinde kaldın tamam kabul say ki ben seni unuttum say ki ölüm öldü bende saydım on sekiz sen yoktun.. (parasasız ve sigarasız)

Devamını Oku
Leyli Küçük

sebat su taşı deler sandım
taş çok sertti
delemedi
su yolunu değiştirdi...

Devamını Oku
Leyli Küçük

kuyruğuma bastın sewgili yıldızlı ülke
niyaz ediyorum sana
çek o ahmak ayağını
kangren olacak yoksa
senin vicdanın gibi
bak diyorum sana çek ayağını!

Devamını Oku
Leyli Küçük

hallice seni düşünmekteyim bugünlerde
türevsiz,ironik bir sevişmek içinde
biliyorum/özlemek vakti geçti
gönlüm beynime seni unutmak için yavşaklık ve yataklık yaptığından beri..

söylesene,

Devamını Oku
Leyli Küçük

yağmur yağıyordu
çok yağmur yağıyordu
bir ülke kendince yas tutmuş
o ülkenin bir kayıp çocuğu kendince saklanbaç
oynuyordu.

Devamını Oku
Leyli Küçük

bu gidiş melun bir yanlızlığa sürükler beni
ilmek ilmek geceyi örer üstüme
sesim konuşamaz artık..
tırnaklarımı yerim/ yabancı bir tenin et parçaları girmesin diye içine
tırnaklarım kanar...

Devamını Oku
Leyli Küçük

bu şehir yanlız
ve yanlızlığı insanlarla doludur
en çokta senle dolu.
bu şehrin suskunluğu münzevi bir ben yaratır içinde
ben şehir olurum...

Devamını Oku