yalnızlığımı hindistan’a götürdüm, gezmeye
insan kendine ulaşamayınca sökülmeye gidiyor ipeğe
ödünç mavi bir taydı zaman,
ustasını kuruttu kitap arasında
tanrı kelamıdır, kalbin anahtarı maymuncuk bir hece
ikindi vakti gürül gürül akan bir şiir başında durdum
sen uçmaya gitmiştin, belki de körlüğe çorap örmeye
geceyi sivrilttim çakımla, kara bir kedere selam verdim
keder dediğin renk renk,
çin’de beyaz, mısır’da sarı, brezilya’da mor
durup düşünmeye koyuldum,
gökyüzü kimin dilek kutusu
kuşlar göçüyordu, leylak göçü bu, dedi adam
bir evvel zaman tramvayı olmalıydı aşk,
belki uzak, belki tuzak
saate küstüydü tramvay,
ya ileri ya geriydi herkes birbirine
yıllara salıncak kurmak iyiydi de
leylak hangi yaşın baharıydı
efradını cami ağyarını mani, yollar yalnızlığın telâfisi
ansızın bir şarkı öptü dudağımdan,
ben gençliğim sandım
tecrübeyle sabittir, şarkı öper de döver de
ölümden çalıp yazmaya koyuldum,
yazmadan çalıp gitmeye
bir kıl testere gezindi aklım içre
ballı çörek sıcağıyla film izleyemedik hiç
sahi, çok mu mutsuzduk? susuyorsun,
öyleyse birlikte susalım
bir iki üç, tıp
Kayıt Tarihi : 19.12.2017 16:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çokça hakketmiş şiir
tebrikler!
TÜM YORUMLAR (1)