Leylâ Vü Mecnûn 3001-3098 Şiiri - Fuzuli

Fuzuli
77

ŞİİR


883

TAKİPÇİ

Leylâ Vü Mecnûn 3001-3098

Zâr ağladı eyle kim hem ol dem
Âhı ünine yığıldı âlem

El cem‘ olup etdiler nezâre
Mecnûn-ı siyâh-rûzgâra

Kabr üstine gördiler yıhılmış
Cânâneye cân nisâr kılmış

Ahvâline ağlayup serâser
Defn etmeğin etdiler mukarrer

Gasl eyleyüben ten-i nizârın
Dildârıun açdılar mezârın

Koydılar anı hem ol mezâra
Gam-nâk yetişdi gam-güsâra

Rûh oldı felekde rûha hem-râz
Ten oldı ten ile yerde dem-sâz

Ref‘ oldı teallukât-ı hâil
Matlûbına tâlib oldı vâsıl

Bir bezm iki şâha mahfil oldı
Bir burc iki mâha menzil oldı

Kabr üstine koydılar nişâne
Fâş oldı bu mâcerâ cihâna

Tavfında kılup murâd hâsıl
Ol kabre halâyık oldı mâil

Geçdükçe zamân mükerrem oldı
Hâcet-geh-i ehl-i âlem oldı

Budur eser-i mahabbet-i pâk
Hoş mertebedür bu kılsan idrâk

Ol meşhede Zeyd olup mücâvir
Âsâr-ı sadâkat etdi zâhir

Ta‘mîr içün etdi çoh atâlar
Tedrîc ile kıldı çoh binâlar

Peyveste harâret-i cigerden
Kandîl-i mezârın etdi rûşen

Cârûb ile âb olanda matlûb
Müjgân ile eşki âb ü cârûb

Her lahza kılurdı tâze mâtem
Kılmazdı figân ü nâlesin kem

Ol mûnis-i müşfik ü muvâfık
Bir gece karîb-i subh-ı sâdık

Bîmâr teninde kalmayup tâb
Kılmışdı mezâra yasdanup hâb

Hâb içre görindi ol figâra
Bir bâğda iki mâh-pâre

Ruhsârlarında zevkden nûr
Bîm-i gam ü derd-i gussadan dûr

Hoş-vakt ü neşât-mend ü dil-şâd
Ağyâr taaruzından âzâd

Her meh-veşe min ferişte-sûret
İhlâs ile olmış ehl-i hidmet

Sordı ki bular ne mâhlardur
Ne rütbelü pâdişâhlardur

Bu ravza ne ravza-i berîndür
Bu kavm ne kavm-i nâzenîndür

Budur dediler riyâz-ı Rıdvân
Bu kavm-i huceste hûr ü gılmân

Bu iki meh-i huceste-ruhsâr
Mecnûn ile Leylî-i vefâ-dâr

Çün vâdî-i aşka girdiler pâk
Ol pâkliğ ile oldılar hâk

Menzilleri oldı bâğ-ı Rıdvân
Çâkerleri oldı hûr ü gılmân

Çün munda rızâ verüp kazâya
Sabr eylediler gam ü belâya

Getdükde cihân-ı bî-vefâdan
Kurtıldılar ol gam ü belâdan

Çün Zeyd yuhudan oldı bîdâr
Bu nükteni etdi halka izhâr

Halkun olup i‘tikâdı efzûn
Ol kabre ziyâret oldı kânûn

Tamâmî-i sühan

Sâkî mütegayyir oldı hâlüm
Söylemeğe kalmadı mecâlüm

Min-ba‘d ziyâde verme bâde
Rahm eyle ki ser-hoşem ziyâde

Hoş gaflet ile geçürdüm eyyâm
Bilmem ki n’olur işüm ser-encâm

Ser-mâye-i ömr getdi elden
Sûd etmedüm etdüğüm amelden

Feryâd bu cevrden ki gerdûn
Ahvâlümi eyledi dîger-gûn

Dün dîde-i ter kılup güher-bâr
Gerdûna dedüm ki ey cefâ-kâr

Hergiz revişünden olmadum şâd
Dâm-ı gam ü mihnetünden âzâd

Ahbâba nakîz devr edersen
Erbâb-ı kemâle cevr edersen

Mecnûn eğer olsa idi câhil
Olmazdun itâatinde kâhil

Fermânına inkıyâd ederdün
Gönlini müdâm şâd ederdün

Ehl-i hüner olduğı sebebden
Sâhib-nazar olduğu sebepden

Akrânı içinde hâr kıldun
Bî-izzet ü i‘tibâr kıldun

Leylî ger olaydı bir hayâsuz
Ya sen kimi mihrsüz vefâsuz

Olmazdı ana hemîşe cevrün
Kâmınca müdâm olurdı devrün

Fazl ehline mâil olduğından
İdrâk ile kâmil olduğından

Dâim gam elinde zâr edüpsen
Âşüfte-i rûzgâr edüpsen

Men hem ger olaydum ehl-i tezvîr
Etmezdün i‘ânetümde taksîr

Senden garazum olup ser-encâm
Devründe mana olurdı ârâm

Çün ehl-i vekâr ü neng ü ârem
Cevrünle hemîşe hâr ü zârem

Bu yüzden imiş senün medârun
Var imdi ki yohdur i‘tibârun

Gerdûn eşidüp menüm itâbum
Verdi bu edâ ile cevâbum

K’ey sûret-i hâlden habersüz
Her hikmete ayb eden hünersüz

Men emre muvâfık eylerem devr
Hikmetde vefâdur etdüğüm cevr

Ammâ sen eden amel hatâdur
Kim pîr-i tarîkatün hevâdur

Şâirliğe iftihâr edüpsen
Kizbi özüne şiâr edüpsen

Mecnûn dedüğün vücûd-ı kâmil
Her dânişe menden oldı kâbil

Dîvâne ana sen eyledün ad
Senden ana yetdi zulm ü bî-dâd

Leylî dedüğün meh-i tamâmı
Men perdede sahladum girâmî

Rüsvâ-yı halâyık eyledün sen
Min ta‘neye lâyık eyledün sen

Geh Nevfele özr kıldun ıtlâk
Geh İbni Selâma zulm ilhâk

Şerm et bu ne herzedür ne mühmel
Ne İbni Selâm hansı Nevfel

Şerh eylemek eyledün fesâne
Kıldun olarun sözin behâne

Gördi çürümiş sünükler âzâr
Töhmetlerüne olup giriftâr

Emvât mezâlimine girdün
Âsûdelere azâb verdün

Cürmine olanda halk mülzem
Lâzım sorılur bu iftirâ hem

Yetmez mi bu bâis-i azâbun
Bu mes’elede nedür cevâbun

Ey tûtî-i bûstân-ı güftâr
Sarrâf-ı sühan Fuzûlî-i zâr

Aldanma eğer sipihr-i lâib
Ta‘n ile sana dediyse kâzib

Eş‘âra abes deyüp usanma
Ser-mâye-i nazmı sehl sanma

Sözdür güher-i hizâne-i dil
İzhâr-ı sıfât ü zâta kâbil

Cân sözdür eğer bilürse insân
Sözdür ki deyerler özgedür cân

Bi’llah bu yaman mıdur ki hâlâ
Emvâta söz ile verdün ihyâ

Mecnûn ile Leylîni kılub yâd
Ervâhlarını eyledün şâd

Bu beyân-ı özr-i te’lîf-i kitâbdur ve Tarîh-i zamân-ı feth-i bâbdur

Ey kilk-i revende bâreka’llâh
Oldun men-i reh-neverde hem-râh

Min sa‘y ile hâcetüm bitürdün
Bir menzile âkibet yetürdün

Rahmet sana kim sen etdün imdâd
Bu eski binâyı etdüm âbâd

Eşk ile derûnı sîm-endûd
Âh ile bîrûnı anber-âlûd

Mahzenleri genc-i gevher-i derd
Revzenleri menfez-i dem-i serd

El-kıssa müretteb oldı bir bâğ
Her lâlesi bağrı üzre bin dâğ

Hûn-ı ciger âb-ı cûy-bârı
Nevk-i müje ebr-i nevbahârı

Ol dem ki bu nüsha oldı merkûm
Leylî Mecnûn adına mersûm

İzhâra gelüp rümûz-ı vahdet
Vahdetde tamâm olup hikâyet

Târîhine düşdiler muvâfık
Bir olmağ ile ol iki âşık

Bu erbâb-ı vefâdan tevakku‘-i kabûl-i ma‘zeretdür ve Ashâb-ı zekâdan temennâ-yı duâ-yı mağfiretdür

İnsâf ver ey hasûd insâf
Ta‘n etme ki cevherün değül sâf

Ahvâlümi gör harâb ü muztarr
Endûh-ı zemâneden mükedder

Söz dâiresi değül bu ahvâl
İnsâf mana ki olmazem lâl

Menden tama‘ etme fikr-i sâib
Ahvâlümedür sözüm münâsib

Azdur deme cevherüm safâsın
Bir sor ki ne verdiler bahâsın

Bi’llah ger olaydı bir hırîdâr
Min genc-i nihân kılurdum izhâr

Fi’lcümle bu hem ki oldı mastûr
Bir şevk ile zevkden değül dûr

Ayb-ı hüner ihtiyâr kılma
Şi‘rüm hasedin şiâr kılma

Bîhûde yeter taarruz eyle
Ger kâdir isen cevâb söyle

Terk eyle taarruz u inâdı
Kim vâdî-i cehldür bu vâdî

Dem hayr sözinden ur demâdem
V’er hayr demezsen ebsem ebsem

Fuzuli
Kayıt Tarihi : 13.10.2016 11:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fuzuli