Leylâ Vü Mecnûn 101-200 Şiiri - Fuzuli

Fuzuli
77

ŞİİR


881

TAKİPÇİ

Leylâ Vü Mecnûn 101-200

Kudretün gül-zârına bir sebze Sidrü’l-müntehâ
Hikmetün şem‘ine bir pervâne Cibrîl-i emîn

Sun‘un eyvânında bir kandîldür nüh âsmân
San‘atun dîbâcesinden bir varak rûy-i zemîn

Dergeh-i ta‘zîm ü tekrîmünden âlem kâm-cûy
Hırmen-i ihsân ü eltâfundan âdem hûşe-çîn

Arsa-i idrâk-i fevz-i re’fetün dârül-emân
Rişte-i ümmîd-i feyz-i rahmetün hablü’l-metîn

Hâkdan her zerre te’yîdünle bir cism-i latîf
Âbdan her katra tevfîkünle bir dürr-i semîn

Ol amîmü’l-feyz mün’imsen ki feyz-i şâmilün
Rızk taksîminde kılmaz imtiyâz-ı küfr ü dîn

Vâdî-i derkündedür ser-geşte fehm-i tünd-seyr
Mülk-i tevhîdündedür mahsûr akl-ı dûr-bîn

İlm-i irfânunda her kim bir yakîn bulmuş velî
Hîç şek yohdur kim ol idrâki hasr etmez yakîn

İktizâ-yı hikmetün izhâr-ı kudret kılmağa
İhtilâf-ı tab‘ ile ezdâdı etmiş hem-nişîn

Hâdisât-ı ihtilâf-ı devrden görmez halel
Kime kim ma‘mûre-i hıfzun olur hısn-ı hasîn

Hîç kim cürm ile dergâhundan olmaz nâ-ümîd
Senden ister kâm eger rüsvâ vü ger halvet-nişîn

Sensen izhâr eyleyen ma‘şûka âşık şevkini
Âşıkı sensen kılan ma‘şûk şevkiyle hazîn

Neş’e-i aşkunladur Mecnûn sürûdı sûznâk
Pertev-i hüsnünledür Leylî cemâli nâzenîn

Pâdişâhâ iktizâ-yı hikmetün tenbîh edüp
Gerçi havrâ ravza-i tâ‘âta konmışdır rehîn

Tâ‘atun eyler Fuzûlî tâkat oldukça velî
Hırs ile ne ravza-i Rıdvan diler ne hûr-i ‘în

Hûr-i ‘în ü ravza-i Rıdvan havâyîlikdürür
Nefsden geçmişdür ol senden rızâ ister hemîn

Bu vâcibü’l-vücûd isbâtına bürhân-ı kâtı‘dur ve Bekâ-i sâir-i mevcûdâta delîl-i mâni‘dür.

Etmek gerek ehl-i feyz ü bîniş
Tahkîk-i vücûd-ı âferîniş

Bilmek gerek anı kim cevâhir
Ne genc-i nihândan oldı zâhir

Ne dâiredür bu devr-i eflâk
Ne zâbıtadur bu merkez-i hâk

Cisme arazı kim etdi kâim
Nâra neden oldı nûr lâzım

Her hilkate gerçi bir sebep var
Âyâ sebebi kim etdi izhâr

Ger kâf ile nûndan oldı âlem
Âyâ neden oldı kâf ü nûn hem

Bî-hûde değül bu kâr-hâne
Bî-fâide gerdiş-i zemâne

Hâşâ ki bu turfe nakş-ı garrâ
Nakkâşından ola müberrâ

Hâşâ ki bu bârgâh-ı âli
Bir dem eyesinden ola hâlî

Fikr eyle vü gör nedür bu üslûb
Ne sâni‘edür bu sun‘ mensûb

Her zerre-i zâhirün zuhûrı
Bir özgeye bağludur zarûrî

Ger gâyete eylesen teemmül
Zâhir olur anda mazhar-ı kül

Versen özüne fenâ-yı mutlak
İsbât olur ol fenâ ile Hak

Ger var ise ma‘rifet mezâkı
Fânî sana bes delîl-i bâkî

Hakkâ ki hemîn vücûd birdür
Bir zâta vücûd münhasırdur

Aksidür anun vücûd-i ağyâr
Ma‘nîde yoh i‘tibâr ile var

Var olanı halk yoh sanurlar
Yoh varlığına aldanurlar

Yohdur bu vücûdun i‘tibârı
Hak âyînedür cihân gubârı

Ey akl edeb riâyet eyle
Bu bilmek ile kifâyet eyle

Tahkîk-i sıfâta kâni‘ olgıl
Endîşe-i zâta mâni‘ olgıl

Ol perdeye kimse râh bulmaz
Tahkîk bil anı bilmek olmaz

Ger yetse idi bu sırra idrâk
Demezdi Resûl mâ arefnâk

Halk oldı bu bahr-ı hayrete gark
Tâ halkdan ola Hâlika fark

Her rişte ki Hak ıyân edüpdür
Ser-riştesini nihân edüpdür

Bir kimse eğer olaydı âgâh
Kim halkı nişe yaradur Allâh

Mümkin ki irâdetiyle ol hem
Halk edebileydi özge âlem

Vermez çü kemâl-i hikmet-i Hak
Tahkîk-i rümûza râh-ı mutlak

Fâş oldı ki sırr-ı Hak nihândur
Âlemde nişânı bî-nişândur

Bu izhâr-ı i‘tirâf-ı cehâletdür ve İkrâr-ı isrâf-ı ma‘siyetdür

Ey hikmete bahmayan nazarsuz
Ahvâl-i zemâneden habersüz

Ta‘n etme ki çerh bî-vefâdur
Dâim işi cevr ile cefâdur

Şerh eyle mana ki çerh n’etdi
Andan ne cefâ zuhûra yetdi

Nen var idi kim elünden aldı
Ne mertebeden aşağa saldı

Devrâna getürdi mihr ü mâhı
Anc’etdi sipîdi vü siyâhı

Geh âteşe zecr-i âb verdi
Geh bâda gam-ı türâb verdi

Şem‘-i emelün münevver etdi
Her ne diledün müyesser etdi

Kıldı seni hîçden bir âdem
Esbâb-ı tena‘‘umun ferâhem

Çerhun hod işi senünle böyle
Sen n’eyledün anun ile söyle

Her dem anı bî-vefâ ohursen
Dönsün deyü min duâ ohursen

Çün ol sana kıldı mihr-bânlığ
Yahşılığa eyleme yamanlığ

Ey rûh ki câm-ı cehl edüp nûş
Hubb-i vatan eyledün ferâmûş

Kim saldı seni bu teng râha
Handan düşdün bu dâm-gâha

Sen terk kılup adem diyârın
Buldukda vücûd-ı i‘tibârın

Kılmışdı senünle hikmetullâh
Ecnâs-ı havâs u aklı hem-râh

Tâ âleme geldüğün zamanda
Bâzâr-ı tereddüd-i cihânda

Sermâyeleründen edesen sûd
Ol sûd nedür rızâ-yı ma’bûd

Hâlâ ki hasâret oldı vâki‘
Sermâyelerün tamâm zâyi‘

Hayrân ü mükedder ü tehî-dest
Ahvâli harâb ü rütbesi pest

Dönsen yine geldüğün makâma
Kâbil mi düşersen ihtirâma

Elbetde zelil ü hâr olursen
Bu fi‘l ile şerm-sâr olursen

Ey nefs-perest ü cism-perver
Olma gam-ı hırs ile mükedder

Cehd ile azâb-ı gûr yığma
Sa‘y eyle metâ-ı mûr yığma

Alma ele sâgar-ı mey-i nâb
Kim garka eder seni bu gird-âb

Olma nigerân-ı sebze-i beng
K’âyîne-i dînüne salur jeng

Def kimi gögüsde lehv koyma
Ney kimi hevâ-yı nefse uyma

Dâmân-ı tarîk-i şer‘ dutgıl
Her ne ki hilâf-ı şer‘ unutgıl

Tahkîk-i vesîle-i vusûl et
Taklîd-i şerîat-i Resûl et

Bu ser-defter-i enbiyânın evsâfından bir varakdur ve Server-i asfiyânun gül-zâr-ı eltâfından bir tabakdur

Ey pâdişeh-i serîr-i levlâk
Maksûd-ı vücûd-ı hâk ü eflâk

Olmış eflâk hâk-i râhun
Çekmiş eflâke hâk câhun

Ey râkım-ı nüsha-i meânî
Ma’mûre-i ilm-i dîne bânî

Şâhenşeh-i mesned-i risâlet
Ressâm-ı kavâid-i adâlet

Ey arş-nevâz ü ferş-perver
Defterdâr-ı hisâb-ı mahşer

Ser-defter-i enbiyâ-yı mürsel
Anlara hem âhir ü hem evvel

Ey vâzı‘-ı ıstılâh-ı îmân
Hakdan sebeb-i nüzûl-i Fürkân

Sensen sultân ü gayr haylün
Senden özge senün tufeylün

Ey halvet-i kudse şem‘-i mahfil
Cibrîl teredüdine menzil

Hak emri senünle halka cârî
Kavlünle ol emrün i‘tibârı

Ey kıble-nümâ-yı ehl-i tâat
Gencîne-i gevher-i şefâat

Tâc-ı ser-i arş hâk-i pâyun
Şem‘-i şeb-i Kadr nûr-ı râyun

Ey vâsıta-i nizâm-ı âlem
Dîvân-ı Haka vezîr-i a‘zam

İrfân-ı sıfât u zâta ârif
Keyfiyyet-i kâinâta vâkıf

Ey zâtun içün beşer vücûdı
Âdemde sana melek sücûdı

Yâsin sadef-i dür-i sıfâtun
Tâhâ gül-i bûstân-ı zâtun

Ey mekteb-i dânişe muallim
Mahrûse-i hükm-i şer‘e hâkim

Dergâhuna enbiyâ rücûı
Ta‘zîmüne âsman rükûı

Tahsin sana ey huceste-fercâm
Kim vaz‘ kılup tarîk-ı İslâm

Keyfiyyet-i hâli rûşen etdün
Hayr ü şer işin muayyen etdün

Ahvâl-i evâmir ü nevâhî
Ma‘lûm etdün bize ke-mâhî

Sen bildürdün ki kimdür Allâh
Sensüz kim olurdı andan âgâh

Güm-râhları tarîka saldun
Üftâdelerün elini aldun

Fâş oldı nasîhatün cihâna
Sen koymadun ortada behâne

Ammâ bize yohdur ol saâdet
Kim hıfz-ı tarîkun ola âdet

İhmâl ederüz itâatünde
Taksîr edâ-yı hidmetünde

Her niçe ki hâr ü şerm-sâruz
Bu cürm ile hem ümîd-vâruz

Kim feyz-i avâtıf-ı amîmün
Şad eyleye gönlin ehl-i bîmün

Fuzuli
Kayıt Tarihi : 11.10.2016 16:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fuzuli