Duygu ve düşüncelerimiz kadar yaşantımızda hayallerimizin de yeri geldiğinde mutlak bir hâkimiyeti vardır. Hayattan bir şeyler umarız. Geleceğe yönelik hep iyi şeyler düşleriz ve hep iyiye güzele bakan yüreğimiz; kıyıya vuran dalgalar gibidir. Durmadan gelir benliğimizi yalar durur. Bu çoğu kez de kendimizden geçtiğimiz anda oluvermektedir. Bizi hülyalarımız kadar özlemlerimizi de boş bırakmaz. Zaten duyulan hasret de hülyalarla sarmaş dolaş olmaktadır bazen. Ama yine de bizim düşüncelerimize ne hülyalar ne de özlemler pranga vurabilir. Şimdi bu duygu ve düşünceler içinde Leyla Usta’nın “Belki Dokunmak Suçtu” şiiri için düşüncelerimizi belirtmeden önce şair için şunları söylemeliyiz: Leyla Usta’nın şiirlerinde ne arabesk diyebileceğimiz insanı ajite eden bir durum ne de basmakalıp düşünceleri ihtiva eden bir muhtevadan söz edilir. Onun şiirlerindeki hal; daima iyi bir duruş sergileyen, iyi bakan yer yer kırılganlıkları da barındıran hüznün nefesi hissedilmektedir. Ancak şiirlerindeki yumuşak dokunuşlar, umutlu bakışların şiir diline yansımasıyla da görülmektedir. Daima iyi bir göz kendini mısralarda gezdirir. Bu bakımdan pozitif bir enerjinin yansımasını hayata olumlu bakmasından aldığını ifade edebiliriz. Hep iyi ve güzel bakmaya çalışmakla beraber hayatın diğer tam belirginleşmemiş yüzünü de bize gösteriyor.
Şair’in şiirindeki en açık ve berrak duyuşunu “Belki Dokunmak Suçtu” isimli şiirini inceledikten sonra belirtelim diyoruz.
Hangimiz hayattan bir şeyler ummayız ve beklemeyiz ki.. İşte böyle bir hal içinde şair hayatı baharla özdeşleştiriyor. Bahar, bizler için gençliğimiz ve ümitlerimiz kadar her şeyimizdir de. Bu bakımdan hayatın gülen yüzü neşesi, mutluluğu, huzuru hep ondadır. Yaşlılıkta, baharı arasak da, hep gençlik duygularımızı yüklediğimiz bahar, bizim için hayatın belki de en önemli can alıcı noktasıdır. Bu nedenle bu mutluluk düşünceleri hep sıcak sıcaktır. Bu sıcaklık bir kırıklığa uğramamalıdır. Şair bunun duygusuyla o sıcaklığı aramaktadır:
Dokunmadı sineme baharın sıcak eli
Hiç esmedi içimde dağların seher yeli,
Ve dağlar… Bahar kadar yüreğimizde bir başka sevgileri yaşatır. Dağlar, gökyüzüne açılışın, salınışın yani özgürlüğün muştusunu taşır. Bu umutsuzluk da baharın sıcak eli kadar dağların seher yeli, aynı duyguları terennüm etmektedir. Bu duygular bütünlük içinde anılara uzanır:
Savursa saçlarımı dağıtsa deli, deli
Silinir mi içimden anıların izleri?
Şair, bazı şiirlerinde nadir de olsa görülen sembolist tasvirlere sığınmaktadır. Hülyalardan uyanmak belki rahatlamanın bir yolu olabilecektir. Bunun için de her tahayyülde olduğu gibi bir simanın varlığı uyumaktadır:
Düş bağrıma da uyan ey semanın hilâl’i,
Yastığımda uyusun hayalinin cemal’i.
Kuşlar gibi özgür olmak ve işte o müphem duygulara sığınmak. Mutlu olmanın bir başka adıdır bu. Kaf dağına uçmak, bulutlardan ufuklara, mücerretten müşahhasa kavramlarda sevgiyi bulmak! Hem de damla damla… Bu sevgiyi hissedişin, yaşamak isteyişin en açık ve yalın halidir.
Kaf dağının ardına kanatlanıp uçsaydım,
Bulut olup bağrımı ufuklara açsaydım,
Damla damla sevgiyi topraklara saçsaydım,
Açar mıydın içinde sakladığın gizleri?
Her ne kadar son mısrada, “sakladığın gizleri açar mıydın? ” dese de gizli bir sevgi dertleşmesidir bu.
Şiirde belki de tek muamma bu beyitte saklıdır:
Umutlarım kuş oldu avuçlarımdan uçtu,
Kanadına dokundum belki dokunmak suçtu!
Ümitlerin yok olması hülyanın da sona ermesi anlamını çağrıştırmakta ve bu hal sevginin hüznündeki buruk duyguları işmar etmektedir. Özgürlük duyguları bazen hiç istenmediği bir halde nasıl gelişirse insanda hüsran olmasa da hayal kırıklıklarını yaşatmaya yetebilir. O halde bu mısraların şaire yaşattığı bu suçluluk duygusu nedir? Sevmek bazen insanda büyük yıkımlara neden olabilir. Sevginin belki de en acısını büyük bir halde yaşatabilir. Büyük sevgiler; suçluluk duygusunun hassas ruhlarda, aşırı sevgiden kaynaklanan tezahürüdür, bir bakıma. Ümitlere dokunmanın bir kuşa dokunurcasına uçup gitmesi bizlere çoğu zaman farkında olmadan elimden avucumuzdan uçup giden mutlulukları hatırlatıyor.
Güleç yüzlü çocuklar hislerimde ağlıyor,
Süzülen her damla yaş yüreğimi dağlıyor,
Sana gelen yolları mesafeler bağlıyor,
Dermanını tüketti gençliğimin dizleri.
Böyle bir suçluluk duygusunda gülerken ağlamanın en güzel tasviri ancak bu şekilde olabilirdi diye düşünüyoruz. Yani gülen çocuk güzlerinde gülmemiz gerekirken ağlamak… Hem de dışa vurmadan. Böyle bir hissiyat bazı yürekleri kanatır. Aslında bütün mesele bu ağlayışta çocuk gülüşleri de değildir! Erişilmek istenen ki yollar buna bir mesafedir, bu bir güç ister ve dolayısıyla baharla bir kayboluşun ümidi bu dizelerde saklıdır. Sadece çizilen yollar ve gençlik duyguları… ama şiirin tamamına baktığımızda baharla gençliğin sembolize edilerek bir ruhta yankılanan sevgi merhalelerinin ümitle ümitsizlik arasında seslendirilmiş olmasıdır. Bu merhalede nihayet zamanın kifayetsiz kalışı şu gerçekle sona erer:
Koşuyor sanki yıllar yakalamak imkânsız,
Artık duygular yetim anılarsa mekânsız
Artık bütün zaman, duyguların son durağına gelindiğini göstermiştir. Bu öyle bir zamandır ki arzu edipte kavuşamadığımız ve ancak hülyalarımızın sona ermesiyle bir uykudan uyanışı hatırlatmaktadır. Yakalamaya çalıştığımız bütün güzelliklerin bir yerde ümitsizlikle sonuçlanması gibi. İnsanlar mutlu değildirler. Bunun sebepleri de öyle çoktur ki. Ama hayal mahkûmu gibi bir anılara bir hayallere mahkûm gibi sarıldıkça sarılmaktayızdır.
Şiir böyle bir sonla mı bitmeliydi gibi bir soru akla geliyor. Sevgileri sevinçleri bir muamma gibi geride bırakıp artık bugünümüze bakalım der gibi. Şair haklıdır belki de dünü bırakıp bugüne bakmaktır aslolan.
Geçmişten bugüne yapılan bir muhasebenin sonucunda da yeni mutluluklara kapılar aralanmalıdır. Şairdeki “Belki Dokunmak Suçtu”da verilmek istenen mesaj ve tema bize bunu gösteriyor..
Leyla Usta şiirlerinde; kendi kalıplarını zorlamadan emin adımlarla insanlık sevgisiyle bu yolda ilerliyor. Türkçeyi iyi kullanıyor, mesajı iyi veriyor ve sevgiyle bakarak ve güzel gören bir gözle bunu yapıyor. Yüreği temiz ve duyarlı böyle bir yürekten billur gibi şiirler damlıyor ve damlamaya da devam edecek.
Kayıt Tarihi : 10.11.2007 22:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yukarıdaki tahlilde Leyla Usta Hanım'ın aşağıda metnin tamamını verdiğimiz şiirine aittir. Dokunmak Belki Suçtu Dokunmadı sineme baharın sıcak eli Hiç esmedi içimde dağların seher yeli, Savursa saçlarımı dağıtsa deli, deli Silinir mi içimden anıların izleri? Düş bağrıma da uyan ey semanın hilâl’i, Yastığımda uyusun hayalinin cemal’i. Kaf dağının ardına kanatlanıp uçsaydım, Bulut olup bağrımı ufuklara açsaydım, Damla damla sevgiyi topraklara saçsaydım, Açar mıydın içinde sakladığın gizleri? Umutlarım kuş oldu avuçlarımdan uçtu, Kanadına dokundum belki dokunmak suçtu! Güleç yüzlü çocuklar hislerimde ağlıyor, Süzülen her damla yaş yüreğimi dağlıyor, Sana gelen yolları mesafeler bağlıyor, Dermanını tüketti gençliğimin dizleri. Koşuyor sanki yıllar yakalamak imkânsız, Artık duygular yetim anılarsa mekânsız. 21.05.2006 \ Leyla Usta

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!