Özgeçmişim
Köyün en yakışıklı öğretmeniymiş
Yeşil bakışlı babam
Almış sadağından sevda okunu
Germiş yayını sonuna
Fırlatmış hedefteki yüreğin kasabasına
Birden ah! Etmiş esmer güzeli anam
Vurulmuş davul
Kurulmuş düğün
Yüreklerde sevinç havada bayram…
İkinci güz ayında ağardı sabah
Ren nehrinin kenarına düştü ışıltı
Bulutlarla oynaştı sıcak bakışlı güneş
Yabancı kenti ısıttı asaleti
Önce soğuk binanın taş duvarları karşıladı onu
Hırçın gözlerini açtı vatan hasreti
Mavi yeşile karıştı tanıklığında gözlerinin
Nazlı misafiri oldu
Hiç yorulmadan koşan gezegenin
Emekleyerek soludu yabanın havasını
Bir başına yalnızlığa yürüdü
Sevda ile geçirdi ilk gençlik çağını
Hasreti kendi bildiğince büyüdü
Gençlik çağını oyunun kuralları belirledi
Aşk yolunun dolambaçlarını
Tozunu dumanını
Ta o zaman öğrendi
Bazen rengârenk
Bazen de griye boyadı yaşamını
Altın kafeste öten bülbül gibiydi sabrı
Ailesiydi en kutsal bildiği varlığı
Yolunun yarısında
Kaçak yolcusuydu sanki hızlı trenin
Hayatın zorluklardan öğrenmişti
Yaşı olmadığını öğrenmenin
Bu an hayatının bilmem kaçıncı bölümü
Peşinde miydi gene
Birkaç kez aldattığı ölümü
İyi ki gelmişti dünyaya
İyi ki de vardı
Son sevgisini verdiği
Vazgeçilmez dostlardı…
17 Ağustos 2006
Eserleri
Yaşama Dair
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!