Ah ipektendir onun saçları
Kudrettendir o hilâl kaşları
Yakuttandır başındaki tacı
Odur benim derdimin ilâcı
O Leylâ’nın saçları gür mü gürdür
Baharda sular akar güldür güldür
O yârin dudağı bal, yanağı güldür
Ondan gayrilerine, gözüm kördür
Leylâ bir tel verse saçının telinden
Belki kurtulurum elin kem dilinden
Gönül sazına, tel yapsam saçından
Belki kurtulurum, aşkın eleminden
O ipek saçlarına hangi tarak dayanır
Tarak yapsam parmaklarım yaralanır
Okşadıkça o ipeksi saçları sırmalanır
Yanan saçlarına kalbim nasıl dayanır
Okşadıkça o ipek saçları elektriklenir
Nutkum tutulur, boğazım düğümlenir
Söyleyeceklerimi lisan-ı halim anlatır
Anlasa şu halimi, duygularım tatlanır
Okşasam saçlarını gözleri olur ışıl ışıl
Bebek gibi kollarımda uyur mışıl mışıl
Her öpüşümde gül yanakları olur al al
Dudakları şıralanır, tadı olur sanki bal
Elbet, âdemoğlunda da oldu garip hal
Görenlerse, dediler nedir bu garip hal
O yârin yüzü Ay, kaşları da sanki hilâl
O dilber benimdir, her şeyi bana helal
Kendi ellerimle örsem o ipek saçlarını
Sürmeler çeksem o hilâlimsi kaşlarını
Bizzat ellerimle taksam başının tacını
Verir miydi ki acep, kalbimin o ilâcını
25.09.2003-15.25
Bayram TuncaKayıt Tarihi : 25.9.2003 16:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)