-- Leyla Işık ile Söyleşi Şiiri - Deli Mavi

Deli Mavi
58

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

-- Leyla Işık ile Söyleşi

13-19 Ekim tarihleri arasında haftanın şairi seçilen Sn. Leyla Işık ile şiir, edebiyat ve özel yaşamı konusunda bir söyleşi yaptım dostlar. Yoğun temposunda bizlere zaman ayırıp bu hoş sohbeti gerçekleştirdiğimiz için kendisine tekrar teşekkür ediyor ve keyifli okumalar diliyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

RA: Edebiyat adına bu kadar emeği geçen biri olarak öncelikle sizi kutlamak isterim. Sizin sözlüğünüzde edebiyatın tanımı ve eşdeğeri nedir?

LI: Öncelikle ben teşekkür ediyorum Rengin Hanım. Benim sözlüğüme göre edebiyat, bir dil yani göstergeler dizgesidir. Eğer edebiyatı dilin yanı sıra sanat olarak da algılarsak o zaman onu tıpkı bir resim ve ezgi gibi yazın yapıtı olarak da değerlendirmek gerekir. Ben edebiyata eş değer olarak şiirle yaklaşıyorum daha çok… Ve şiiri bu açıdan irdelemek gerektiğini düşünüyorum.
O zaman şiir nedir?
Şiir hayatın dizelerle yaşanması, iç algıların günlüğü, bir şeyi yokluktan varlığa götüren bir güç olarak da kabul edilir. Ama bu sizin yaşantınız ile olan algılamaya bağlıdır. Onunda ilkeleri insanların güzelliği özlemesidir. Bu ilke kendini bir coşkunlukla bir ruh taşkınlığı ile ifade eder.
Şiir çığlıkların, gözyaşların, okşayışların iç çekişlerin belirsiz olarak anlatmağa uğraştıkları şeyi veya şeyleri konuşulan dilin gereçleriyle anlatmak ve yeni bir varlığa sahip kılmak çabasıdır. Gerçek şiirin asıl sanat eserinin kendi varlığından başka bir amacı yoktur. Kendisinde başlar, kendisinde biter. Bütün asaleti buradan gelir şiirin.

RA: Leyla Işık’ın Penceresinden baktığınız manzarada şiir aydınlıkta kalıyorsa gölgeleri oluşturan karanlıkta neler var?

LI: Bence bu soru oldukça hayalî bir yaklaşımı ifade ediyor. Ama Leyla Işık’ın penceresinden baktığımızda olayların görünmeyen yüzünü anlatmak ya da göstermek daha önemlidir. Ben doğru bildiğim konu hakkında hep bu yönü ele almaya çalışırım. Yaşamın görünen yüzünü herkes ifade edebilir ama bir şair görünmeyen yönü ile ilgilenirse amacına daha yakın davranır. Eğer buna bir örnekle yaklaşacak olursak şu küçük öyküyü anlatabilirim.
“Bir köprünün başında dilen bir kör varmış. Yanından geçenlerden biri ona günlük kazancının ne kadar olduğunu sormuş. O da ancak 2 dolar kazanıyorum demiş. Bunun üzerine soruyu soran dilencinin göğsünde takılı ve sakatlığını belirten yaftayı alıp tersini çevirip üzerine bir şeyler yazarak tekrar boynuna asmış. Ve demiş ki; gelirini artıracak bir yazı yazdım, bir ay sonra uğradığımda senden sonucu öğreneceğim demiş. Ve ayın sonunda dilenci adama “size nasıl teşekkür edeceğimi bilemem, çünkü günde 10-15 dolar kazanıyorum. Tabelaya ne yazdınız da gelirimi bu kadar artırdınız demiş”
“Çok basit” diye yanıt vermiş adam. “Tabelanızda doğuştan kör yazıyordu. Onun yerine Bahar geliyor ama ben göremeyeceğim “ diye yazdım.
Sanırım söz sanatının dolayısı ile yazın ve şiirin başlangıcı ve kaynağını bu yanıtta aramak gerekir.
İfadenin arkasından gölgeleri oluşturan karanlıkta Leyla Işık’ın topluma ve bireye bakış açısı var.
RA: Sorum bu değildi aslında ama şiirin sizdeki duruşunu ifade etmiş oldunuz. Sorumu başka şekilde yönlendireyim. Sizi şiir/şair yönünüzle tanıyoruz bir de buraya vermiş olduğunuz özgeçmişinizde yazılı olanlarla. Kendinize dönüp baktığınızda kimsenin göremediği Leyla Işık'ın hangi yönünü aktarmak istersiniz.

LI: Leyla Işık’ın aşırı duygusal ve duyarlılığını aktarmak isterim.

RA: Edebiyat günlerinizin başlangıcında en çok etkilendiğiniz yazar yada şair ile eserini ve etkileniş biçiminizi anlatabilir misiniz?

LI: Orta öğretim çağında Emile Zola’nın “ESER” adlı romanından çok algılanmıştım. Orada insan yaşamının mücadelesi birey ve toplumsal olarak çok güzel ortaya serilmiş. Eğer bireyler ve aile içinde dayanışma olduğu sürece yaşamda başarıya ulaşılamayacağının bir engel olmadığı ifade ediliyordu. Sanırım gençliğe yeni adım attığımız bir dönemde bu mücadele şekli beni çok etkilemişti. Bunu karanlıkta kalmış sanat duygularımın ışığa çıkmasının başlangıcı olarak kabul ediyorum ve o günden sonra edebiyata ve onun içindeki şiire, resim’e ilgim arttı. Bu çizgiyi hala sürdürüyorum ama çağım şairleri içinde en çok da Ümit Yaşar Oğuzcan’ı beğeniyorum. Çünkü yazım kuralı ve üslubunu kendime çok yakın buluyorum. O da benim gibi imgeleri başlangıçta bir yapıntı olarak ele alsa da, sonuçta gerçeğe ulaştırabiliyor.

RA: Şiir, roman, öykü üçlemesinde sizi en çok etkileyeni hangisidir?

LI: Tabi ki beni en çok şiir etkiliyor. Ama diğer edebiyat türleri olan roman ve öykülerde de yazım türünü kendime yatkın bulduğumda onları da çok seviyorum. Yalnız olayı anlatan dizelerin şiirsel, duygu yüklü olması beni daha çok etkiliyor. Çünkü orada kendimi buluyorum. Yaşamımdan bir parçayı olayın yapısıymış gibi yorumluyorum. Onları da o yünüyle seviyorum.

RA: Şiirin yaşamınızdaki yeri pek çok hatta “şiirimsi” olarak adlandırdığınız denemelerinizde bile şiirsel bir dil göze çarpıyor. Buradan yola çıkarak şiiri besleyen ana damar olarak yaşamınızda neyi gösterebilirsiniz?

LI: Doğrudur. Çünkü ben insanların gözüne bakarak onların yerine geçmeyi ve onlar adına yaşamayı çok seven birisiyim. Bu hal belki de bana mesleğimden kalan bir miras. Çünkü öğrencilerimi çok seviyordum, onların yaşadığı problemleri kendim de yaşadığım için bakışlarındaki sevgiyi, sıcaklığı, hatta gereksinmeyi çok iyi çözebiliyordum. Bu etkinliğimin zamanla şiire sığmadığını ve düz yazılara da döküldüğünü biliyorum. Zaten şiirimi doyuran ana damarda buradan beslenmektedir. O nedenle benim şiirlerimi okuyanlar, şiirimin kahramanı ile kolayca özdeşleşirler. Çünkü benim şiire bakışım günlük yaşam ile iç içedir.

RA: Şahsi fikrim olarak, tarihle buluşan şiirlerin bıraktığı lezzet farklı oluyor. Yaşanmışlığı günümüze taşıyan mekan ve olaylar derinliğine etkiliyor insanı. Bunu size ait “ PETRA’NIN USUL ÖPÜŞLERİ” de görmek mümkün. Bu konudaki düşünceleriniz benimle aynı mı?

LI: Size katılıyorum. Sizin fikriniz olarak iletilen “tarihle buluşan şiirlerin bıraktığı lezzet ayrıcalıklı oluyor.” Yaşanmışlığı günümüze taşıyan mekân, olaylar derinliğine etkiliyor insanı... Sizin de dediğiniz gibi bunu bana ait PETRA’nın USUL ÖPÜŞLERİ’N de görmek olasıdır.

RA: Sanat dalı olmaları dışında şiir ile resmi bu denli örtüştüren unsur sizce nedir?

LI: Bence, olaya sanatçının bakış açısıdır… Çünkü sanatçı, olayın normal insanın duracağı perspektifte durmaz. O daima eleştirel yönünde bulunur. Normalde bile olayın duruşuna yakışmayan bir yolunu bulur ve onu ortaya sermeye çalışır. Resimde ve şiirde de bu böyledir.

RA: Radyo programları yaptığınızı söylüyorsunuz, internet üzerinden yayın yapan bu denli çok radyo olması bir dezavantaj mıdır? İdeal dinlenme oranlarına yetişebiliyorlar mı?

LI: Evet, günümüzde internet çok yaygın bir açılım. Ama ne kadar gerçeğe yakın duruyor tartışılır. Ne var ki; radyoda bire bir dinleyici ile baş başa olunduğundan olayı onların duygu yolu ile resimleyeceği şekilde anlatmak zorundasınız. O anki duygularınız dışına taşamazsınız. Ama şu gerçeği de unutmamak gerekir hiç internet radyosu, normal radyonun verdiği tadı ve zevki ne yapımcıya ne de dinleyene vermiyor diye düşünüyorum.

RA: Bu denli yoğun dernek çalışmaları arasında yaşamın temposuna uymak için her şeyin kendinizi sevmekle başladığı ve kendinize zaman ayırmamız gerektiğine inanıyor musunuz ve bunu nasıl başarıyorsunuz ya da başka bir deyişle sizin için gün kaç saattir?

LI: Her şeye kendimizi sevmekle başlayıp, kendimize zaman ayırmak gerektiğine inanıyorum. Zaman sınırlı değildir. İsterse insan kendisi için her türlü olanağı yaratır. Bana göre gün yirmi beş saat, mevsim beştir.

RA: Şimdi özel bir soru, Leyla Işık ne renktir ve neden?

LI: Leyla Işık beyazdır. Çünkü beyaz tüm renklerin ana rengidir. Dolayısıyla kendimi tek renk olarak kabullenmiyorum. Kısacası Leyla Işık ana renkten doğan gökkuşağıdır.

RA: Son olarak size vereceğim sözcükleri kullanarak henüz adı olmayan bir aşk şairinin dizelerini yazar mısınız?
Zümrüt/ çentik/ teleskop/ kızılcık/ ödün/ topaç/ çarşaf/ hangar/ Asur/ nokta/ astar/ akasya/

LI: Şiir iyi bir çalışma gerektirir. Şair hayatını güçlü ve algılı olarak yaşamalıdır. O da ancak toplum gerçeğini bilmekten geçer. İyi bir şair yaşadığı sürecin atmosferinde dolaşan başıboş düşüncelerle duyguları beceri ile bir araya getirmekle yeteneğini ancak ortaya koyar. Şiirin ufku yeniden güzele doğru uzanır. O zaman yaşamla ve sevgiyle iç içe olmanız gerekir ve bu süreci iyi değerlendirmeliyiz. Bu da iyi bir çalışma gerektirir. Bundan dolayı ifade ettiğiniz sözcüklerle şu anda böyle bir şiir yazamayacağımı üzüntü ile ifade isterim.
Teşekkür ediyorum
SAYGILARIMLA
LEYLA IŞIK

Deli Mavi
Kayıt Tarihi : 19.10.2008 21:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Feride Ömür
    Feride Ömür

    Deli Mavi Sevdalar Grubunda haftanın şairi seçilen değerli dost Sn. Leyla IŞIK hanımefendiye ve sevgili Rengin ALACAATLI'ya bu güzel söyleyişi için teşekkür ediyor her iki dost yüreğe başarılar diliyorum. Sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Kazim Uzun
    Kazim Uzun

    Gerçekten heryönüyle takdire şayan ve dopdolu bir şöyleşi yapmışsınız... Tebrik ve selamlarımla teşekkürler...

    Cevap Yaz
  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar

    Dostluğu pekiştiren ve ölümsüzleştiren bu emeğe tebrikler saygılar.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Deli Mavi