LEYLA İLE MECNUN
Dicle boylarında böğürtlen, çörek otu, ıtır çiçeği toplayıp etek etek, papirüs (kağıt) imalatı ile geçimini sağlayan ailesine katkı taşıyordu Leyla,
Leyla’nın annesi, papirüs imalatı için yaktığı kazana kızının toplayıp getirdiklerini usulünce karıştırıp, kaynatır sonra da ilgili kalıplara dökülerek papirüs imal edilir, satar böylece bir parça ekmek yerlerdi.
Leyla, Kays’a olan ilgisi nedeniyle ailesi tarafından okuldan alınmış, annesinin dizinin dibinde ev işlerine yardım ediyor, Dicle vadisinde gün boyu çiçek topluyordu.
Leyla; torba torba getirdiği çiçekleri; annesinin altını yaktığı, kaynayan kazana atarken; attığı böğürtlenlerin çoğunu ısırıp kazana atardı, attıkları papirüs olunca şayet Kays’ın eline geçerse dudak izlerini okur diye.
Aşkın nelerden medet umduğunu gel de yor şimdi.
Leyla’nın aşkı Kays’ı Mecnun eyledi
Mecnun’da aşkı aşikâr etti
Leyla şaşkındı…….
Annesi kazanın dibine ateşi sürdükçe kaynayan sadece getirdiği çiçekler değil, ruhu ve yüreği de tutuşuyordu, Leyla topladığı çiçeklerin kâğıt olduktan sonra sanki mutlaka Kays ‘ın eline geçecekmiş gibi, topladıklarını kazana atarken adeta zarfa mektup yerleştirircesine bir his yaşıyor, kazan ateşi ile birlikte yanıyormuş gibi gerdan nahiyesi sıklaşıyor, bunu annesinden gizlemesi kolay olmuyordu.
Leyla, Kays’a ulaşacak bir şeyler yapmak istiyor, belki de öbür cenahta Kays Mecnun olmuştu bile çoktan.
Leyla bir gün, kalıptan sıcak sıcak çıkan bir papirüs sayfasına, annesi görmeden eline aldığı kalın kalem şeklindeki kömürle, büyük harflerle KAYS yazdı, yazdığı sayfayı diğer tabletlerle karıştırdı. Sanki içi rahatlamıştı.
Düşündüğü şuydu, bu kâğıt Kays’ın eline geçerse benim yazdığım bilsin, beni aramaya koyulsun diye.
Balya balya kâğıtlar önce saraylara gidiyor sonra da ihtiyaca göre taşraya sevk ediliyordu.
Leyla’nın KAYS yazdığı sayfa sevkiyat gereği Bağdat yolunu tutmuştu.
Mecnun ile Leyla’nın aşkı ünlü şair Fuzuli’nin kulağına kadar gitmiş şiir kıvamına şöyle böyle ulaşmıştı.
Gece yarısından sonra, Fuzuli titreyen mumu değiştirdi, birkaç dize yazmak geçti içinden, tereddüt etti ne yazayım diye, isteksizce papirüs demetinden bir sayfa çekti önüne. Kendisiyle kavga edercesine.
Sayfayı açtı…. K A Y S
Düşündü, düşündü, düşündü duymuştu Leyla’nın ailesi kağıt imalatı ile uğraşıyormuş, Mecnun’un ismi Kays bunu da biliyordu, Leyla’nın başkasına gelin gittiğini de, aşıklar aşığı Mecnun’nun çöllere düştüğünü de ve dedi ki bunu yazan olsa olsa, Leyla olur.
İşte o zaman Fuzuli hokkadaki mürekkebe banar , başlar yazmaya, kömürden KAYS yazılı sayfayı donatmaya..
Ya Râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
(Ya rab, beni aşk belasıyla tanıştır,
Bir an olsun bile beni aşk belasından ayrı düşürme.)
Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
(Dert ehlinden iyiliğini eksik etme, yani beni çok fazla belaya mübtela et.)
Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
(Ben yaşadıkça beni beladan ayırma, dileğim budur.
Ben belayı, onun beni istediği için isterim.)
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
(Sevgilimin güzelliğini gittikçe daha çok arttır.
O'nun derdine düştükçe beni de daha beter et.)
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni
(Yokluğunda bedenimi öyle hafif yap ki,
Sabah rüzgarı bile beni ona kavuşturmaya yetsin.)
Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni...Fuzuli.
(Ya rab, bana fuzuli gibi kibir verme ve beni asla kendimle bırakma.)
Fuzuli’nun gerek kendisinin gerekse Leyla ile Mecnun’un yaşdaşlarından kim bilir ne çok asma bahçeleri, kervansarayları, hanları, hamamları olanlar vardı. Kavim kavim çekip gittiler.
Ne oldu o servetler, kimin ismi var şimdi.
Günümüzün gök delen sahiplerine uzun ömürler.
İlhami Bulut
Kayıt Tarihi : 17.6.2017 13:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!