© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Leyla Güleçöz: Hakkında ziyaretçi görüşleri..
8 Nisan 2025 Salı - 02:16:31
ÖLÜM SON DEĞİL
Ölüm! ömrümüzün sonu değil ki,
Bilakis bitmeyen sonsuzluğudur.
Sevenin sevgiliye kavuşması,
Ve nihayetsiz mutluluğudur.
Yaşlı gönlümüzün tazelenişi
Tazelenmiş ömrün olgunluğudur.
Ölüm! ömrümüzün sonu değil ki,
Bilakis bitmeyen sonsuzluğudur.
LEYLA GÜLEÇÖZ
ANNEMİN DUALARINDA
Bu gün yine gözlerim ufuklara daldı.
Seyrettim Rabbimin ihtişamını
Ağlamadım, ağlamam artık
Gözyaşı döken şu martılardı.
Merhameti…
Bir kedinin sokulganlığında buldum.
Sevmeyi bir çocuğun avuçlarında
Huzuru secdelerde buldum.
Mutluluğu…
Annemin dualarında
LEYLA GÜLEÇÖZ
BABAM
Bir yılı aşkın bir zamandır
Sesini duymadım…
Yüzünü unutmadığım gibi,
Sesini de unutmadım.
Zile basar seslenirdin,
Çocuğum evde misim?
Ben evdeyim Babam.
Hani sen nerdesin?
Koskoca bir çınardın,
Sırtımı yasladığım.
Canımdın, babamdın.
Omuzunda ağladığım.
Babanın boşluğu bir şeye benzemezmiş.
Yokluğunda anladım.
Canımdın, Babamdın.
Ben senin yokluğuna alışamadım.
Babam sen gittiğinden beri
İçten bir gülüşle gülmedim.
Sırtımı yasladığım dağımdın.
Babam… ben seni çok özledim.
LEYLA GÜLEÇÖZ
COCUK
Ellerinde çöpten bulduğu ekmek parçası,
Gözlerinde mutluluğun ışıltısı var.
Küçücük omuzunda hayatın yükü,
Göz görürde nasıl sızlamaz vicdanlar.
Tok açın halinden hiç anlamıyor.
Doymayan nefsimiz yoksulu unutmuş.
Soğuktan titrerken bu garibanlar,
Şeytan bize insanlığımızı unutturmuş.
El verip ellerine tutamaz mıyız?
Sıcak bir tas çorba sunamaz mıyız?
Vurdum duymaz olmaya devam edersek,
Allah’ın lanetine uğramazmıyız?
LEYLA GÜLEÇÖZ
EYVAH
Geçip gidiyor önümden bir karartı.
Ben miyim şu aynalardaki yabancı?
Yoksa şu sahte dünya mı yalancı?
Dostun dili zehirli, gülüşü sahte
Aldatmasın sırtımızı sıvazlaması.
Dünyadan zerre menfaat gördüm diyenler,
Vallahi, billahi yalancı.
Şu koca dünya bir han
Biz ise duracağız belli bir zaman.
Sonra… yolcu gitme vaktidir.
Yola düş haydi durmadan.
Şöyle bir muhasebe sonra,
Eyvah… ben ne yaptım?
Allah! Rabbin benim diyordu,
Ben ise uzun emellerime taptım.
Eyvah… ben ne yaptım?
LEYLA GÜLEÇÖZ
AH BE YÜREĞİM
Ah be yüreğim!
Nedir bu içindeki sönmeyen yangın?
Sabır en büyük hazine değil midir?
Çileyi dünyaya, mükafatı ahirete gizleyen
Rabbine şükrün bu mudur?
Sanki dağlar yıkılmiş sen altında kalmışsın.
Ah be yüreğim!
Şu dünya zindanını saltanat sanmışsın.
Sınav Rabbine, sabır sana yakışır.
”Allah sabırlı kuullaını sever” buyurmuş.
Nedir şeytanın hilelerine aldanman?
Ah be yüreğim!
Mevla sevdiğini yaman sınarmış.
Bırak kabuk bağlamasın yaraların.
Bir gün bakarsın ki gün ağarmış.
LEYLA GÜLEÇÖZ
MEHMET AMCA
Yıllar önceydi…
Yolum Anadolu’da bir köye düştü.
Biraz durup dinleneyim istedim.
Bir ses duydum arkamda
Selamün aleyküm evlat
Ve aleyküm selam diyerek,
Döndüm sesin geldiği yöne
Yaşı seksenlerin üzerinde,
Ak sakallı tatlı bir amca
Evlat yorulmuşsun…
Nereden gelir nereye gidersin deyince,
İstanbul’dan gelir köyüme giderim.
Dinlenmek için durdum deyiverdim.
Buyur misafirim ol diyerek,
Evine buyur etti.
Soğuk ayranını ikram ederken sordu
”Evlat İstanbul böyük mü?”
Neden sorduğunu merak edince,
”Oğlum var dedi bir de kızım”
”İkisini de çok özledim.”
”Bir gün gidip görmek isterdim
Amma İstanbul böyük dedin”
”Ya kaybolursam ben ne ederim?”
İsmini soracak oldum
”Adım Mehmet evlat” dedi.
Mehmet amca sen gidemezsin de,
Onlar neden gelmiyorlar deyince,
Başladı anlatmaya…
”Oğlum doktor bir hastanesi var
Böyük mü böyük imiş.
Böyük işin meşgalesi de böyük olurmuş.
Geçen sene bir telefon ettiydi.
Bu sene telefon da etmiyor.”
Ben kızını sormadan anladı devam etti.
”Kızım da savcı evlat,
Bu memleketin koskoca savcısı.
Evli, iki de çocuğu var.
Haa, kocası da savcı,
Aha şu gördüğün tarla hepimizi doyurdu.
Onları da okuttu, böyük adam oldular.”
Peki teyze dedim, gözleri doldu.
”Rahmetli olalı üç ay oldu”
Ee çocuklar cenazeye de mi gelmedi diye sorunca,
”İşleri çok gelemediler amma,
İkisi de kocaman çiçekler yolladılar”
”Evlat” dedi…”Okuttum,
Çocuklarım böyük adam oldular.”
Boğazım düğüm düğüm bir şey söyleyemedim.
İçimdeki isyanı dilime dökemedim.
Ellerinden öperek helallik istedim.
”Helal olsun evladım” dedi.
Gene beklerim…
LEYLA GÜLEÇÖZ
MEHMET AMCA
Yıllar önceydi…
Yolum Anadolu’da bir köye düştü.
Biraz durup dinleneyim istedim.
Bir ses duydum arkamda
Selamün aleyküm evlat
Ve aleyküm selam diyerek,
Döndüm sesin geldiği yöne
Yaşı seksenlerin üzerinde,
Ak sakallı tatlı bir amca
Evlat yorulmuşsun…
Nereden gelir nereye gidersin deyince,
İstanbul’dan gelir köyüme giderim.
Dinlenmek için durdum deyiverdim.
Buyur misafirim ol diyerek,
Evine buyur etti.
Soğuk ayranını ikram ederken sordu
”Evlat İstanbul böyük mü?”
Neden sorduğunu merak edince,
”Oğlum var dedi bir de kızım”
”İkisini de çok özledim.”
”Bir gün gidip görmek isterdim
Amma İstanbul böyük dedin”
”Ya kaybolursam ben ne ederim?”
İsmini soracak oldum
”Adım Mehmet evlat” dedi.
Mehmet amca sen gidemezsin de,
Onlar neden gelmiyorlar deyince,
Başladı anlatmaya…
”Oğlum doktor bir hastanesi var
Böyük mü böyük imiş.
Böyük işin meşgalesi de böyük olurmuş.
Geçen sene bir telefon ettiydi.
Bu sene telefon da etmiyor.”
Ben kızını sormadan anladı devam etti.
”Kızım da savcı evlat,
Bu memleketin koskoca savcısı.
Evli, iki de çocuğu var.
Haa, kocası da savcı,
Aha şu gördüğün tarla hepimizi doyurdu.
Onları da okuttu, böyük adam oldular.”
Peki teyze dedim, gözleri doldu.
”Rahmetli olalı üç ay oldu”
Ee çocuklar cenazeye de mi gelmedi diye sorunca,
”İşleri çok gelemediler amma,
İkisi de kocaman çiçekler yolladılar”
”Evlat” dedi…”Okuttum,
Çocuklarım böyük adam oldular.”
Boğazım düğüm düğüm bir şey söyleyemedim.
İçimdeki isyanı dilime dökemedim.
Ellerinden öperek helallik istedim.
”Helal olsun evladım” dedi.
Gene beklerim…
LEYLA GÜLEÇÖZ
NASİHAT
Dedem anlatırdı, torunum dinle!
Bu memleket çok çekti kafir elinde.
Ezan yasaklanır, Kur’an gömülür,
Çok zulümler gördük, şükür bu güne.
Namazı bırakma, Kur’an’a sarıl.
Ne gönül yık, ne de kimseye darıl.
Bu vatan Anadır sakın bırakma.
Toprağını öp, kokla sıkıca sarıl.
Asım’ın nesli ol, gayrısında fayda yok.
Şuurlu Müslüman hiç yıkılmazmış.
Evladım, göreceğiniz günler daha çok.
Ana gibi yar, Vatan gibi diyar bulunmazmış.
Edep insan için en yüce erdem,
Edepsiz olma ki, şefaat olunasın.
Dilinde Allah, Resulullah olsun her dem.
Olsun ki, ötelerde kurtulasın.
Hatun kızım sözlerimi kulağına küpe yap.
Ne şeytana uy, ne de nefsine tap.
Tesbihler dilinden eksik olmasın.
Kur’an’ı her dem başına taç yap.
LEYLA GÜLEÇÖZ
DOSTLUK İNANCI
Sustum olmadı…
Konuşacak oldum, imanım edep dedi.
Sarsıldı içimde dostluk inancı.
Candan bildiklerim kuyu kazarken,
Utanmadan yüzüme gülüyorlardı.
Her Allah diyeni samimi bildik.
Oysa bunlar…
Göz boyamak için perdelerdi.
Yaradan hatırına sevdik canlı olanı.
Nefret gönlümüzde yer edinmedi.
Kul hakkının ukbada sorulur hesabı.
Allah görüyor dedik…
Dost görünüp kanımıza kılıç süreni.
LEYLA GÜLEÇÖZ