ben seni leyla diye sevmiştim, sen su rengi bir meridyen oldun.sevdim lakin tüm betimlemeler ister sana ait olsun ister olmasın…
sen camdan bana bak,
ben caddenin ortasında sırılsıklam…
beni ıslatan ister yağmur olsun; ister gözlerin
yada hiçbir şey olmasın.
git gide ve gide gide büyüyen ilkin o küçücük ve daha sonra büyük
gölgem ve ben, arşınlarken zifiri sokakları ne bir kuş görürken nede hızlı yürürken bir türlü kavrayamadım;
beni sarsan hayatı ve beni saran dayatılmış sevdaları…
ben seni leyla diye sevmiştim,
sen ebemkuşağı renginde bir kristal oldun,
geceleri mor,
üzerinde musa gölgesi olan,
gizli gizli mezmurlar okunan,
bir durulan,
bir köpüren,
bir kaynayan…sen gökyüzünden gözündeki tüm yüklerle bana bir bak,
ben yüreğimin ortasında kanla yıkanayım.
ve döneyimseyyare gibi etrafımda,
arınarak diyeti ödenmiş tüm acılardan…
sen kalakalsan öyle olduğun yerde tam acıların merkezkaç kuvvetiyle
ağlaya ağlaya döndüğü seherde…
ellerin bir güvercinin sefkatini bembeyaz kozanın yed-i beyza sihrini
taşıyan ellerin nerede…
gözümdeki tüm yaşlar ya bir kuşun kanatını;
yada bir şadırvanın mermer kubbesini ıslatmak için akıyor.
ellerin yepyeni bir kıyamın isyanını yoğururken,
biliyorsun ben seni leyla diye sevmiştim ayın 14′ ünde…
ayaz vardı, üstümde rüzgarlar dörtnala titretiyordu alil uzuvlarımı,
sen rahman’ın esirgeyen bağışlayan adıyla rahvandın çölün ıssız bucaksız ufkunda,
kum taneleri ve sonsuzluk…ardında bir ordu, masal kahramanlarından devşirilmiş,
yetimlerin övdüğü,
gariblerin övüldüğü,
içlerinde yiğitler, etten kemikten,
bir masaldı oysa…
at, şarap, iklim ve ikindi.
ben arkanda uzun yollar kateden,
ve sonra dönen, döven, dövünen,
ve sonra geldiği yola bakan,
ve sonra o uçsuz bucaksız ayak izlerinin olduğu bir arpa boyunu gören,
bir arpa boyunda acıyı, sevdayı, yangınları, yargıları, dört mevsimi, toprağı, çölü, oku, cebraili ve ve kendi boyunu gören,
ben…
ağlayan gözlerimi doldurmuştu oysa kum fırtınası.
ellerim tam sana değiyordu
sen kıvılcımlar saçan bir çağlayan oluyordun,
ben bağıryordum bağrımdaki tüm kraterlerden güç alarak etrafına lavlar saçarak;
ben seni hep leyla diye seviyordum,
sen elmas bir dağ oluyordun, ve beni koruyordun.
ben seni leyla diye diye seviyordum,
sen rüyalarımda cesedimi karlarla ovuyordun.
ben seni leyla diye seviyordum,
sen masal bu ya; beni saraydan kovuyordun.
ben seni leyla diye seviyordum,
sen billur bir göl oluyordun etrafında gölgelerden ağaçlar,
ben seni leyla diye seviyordum…
Kayıt Tarihi : 7.2.2010 18:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!