Avazı çıktığı kadar bağırıyor Leyla,
En masum anadan doğma tüm küfürlerin,
Kör düğümlerini çözmüşçesine,
Savurarak döküyor orta yere.
Her gün bu sese alışmış olmalıyım ki,
Yerimden kalkarken içimdeki tetiği çekiyorum,
Namlumdaki tüm kurşunları boşaltıyorum içime.
İnce belli demli çayım düğümleniyor boğazımda,
Yarım bırakıyorum demli çayımı, geliyorum kendime.
İçimdeki tüm insan yanım ayaklanmasına rağmen,
On adımlık yere yirmi adımda anca varıyorum.
Leyla deli danalar gibi, kızdırmışlar Leyla’yı.
Oto sanayinin küçük ata büstlü parkı ona dar geliyor.
Sadece birkaç insan seyrediyor.
Çoğu esnaf alışık bu sövmelere,
İşinde, gücünde.
Kimi ekmeğinin, kimi paranın peşinde.
Bir esnaf bağırıyor ”sus bağırma”,“sövme”
Diyor Leyla’ya.
İzzet usta parkın korkuluklarına en güzel pozunu koymuş,
Seyrederken imanlı gülümsüyor.
“Git hacıya sana çay versin” diyor Leyla’ya.
Leyla birden on deli dana oluyor.
Küçücük parkta on adımlık yere bir adımda varıyor.
Kafesteki dişi bir aslan gibi üçgen parkın her yerine,
Bir çırpıda boncuklu pençeleriyle dalıyor.
Eğilip yerden boş içki şişesini bir pençesiyle sıkıca kavrıyor.
Leyla, seyredilmekten hoşlanmıyor.
Yaklaşıyorum yanına, merhaba diyorum Leyla’ya.
Sanki merhabanın anlamını biliyor.
Yarı çıplak bedeni bir karış insan kiri.
Yüzünde acıların bin biri.
Bir eli yaralı, ayaklar çıplak,
Biri bileğinden sarılı.
Sıkı giyinmişim, üzerimde ki paltoya rağmen üşüyorum.
Kendimden, kendimden utanıyorum.
Kendime bir sigara yakıyorum, bir çekişte yarılıyorum,
Sigaramdan uzatıp, bir sigara ister misin diyorum?
Bizim kadınımız, namusumuz olan Leyla’ya, Leyla’mıza.
Baş hizasındaki içki şişeli pençesi, birden bel hizasına düşüyor,
Boş pençesiyle uzanıp, kibarca sigaramdan bir tane alıyor.
Sigarasını yakayım diyorum, çakmağımı bulamıyorum,
Sigaramdan sigarasını yakıyorum.
”İşler nasıl diyor” iyi diyorum.
Bana yarım dönerek, sigarasına sarılıyor,
Ciğerleri sigarasını aralıksız körüklüyor.
Çakmağım delik cebimden astarına düşmüş, buluyorum.
Leyla’yı çivi gibi çaksan, bir dakika yerinde durmaz.
Sesleniyorum, çay içer misin diyorum, Leyla’ya?
Elindeki içki şişesini bırakıp, iki baş parmağıyla “duble” diyor.
Çaycıya biri duble, iki çay sesleniyorum.
Çaycı çocuk bizi izliyormuş,
Ürkekçe gülerek,“kaç şeker olsun abi” diyor.
Leyla diliyle “duble dört şeker” diyor.
Çaylar geliyor içiyoruz.
Bir sigarada çakmağımdan yakıyorum, Leyla’ya.
Çayından bir yudum çekip, tekrar “işler nasıl” diyor,
Bu sefer, durgun diyorum.
Leyla yerinde duramıyor.
Bir şey ister misin diyorum? “bu ara çok aşure yedim” diyor.
Leyla yerinde çaksan duramıyor.
Çayını banktaki sigarasının yanına bırakıp,
Her gün tek başına tüm rolleri oynadığı,
Hayatının her karesindekileri oynamaya başlıyor.
Sorsan asla başından geçenleri anlatmaz.
Konuşmak istesen üç lafı geçmez.
Kibarlığına, kültürüne diyecek yok.
Kendisiyle dertleşir kendisiyle konuşur, kimseye güvenmez.
Bir seferinde namussuzun birisi gece parktan alıp,
Hamile bırakmış,
Görevlilere söyleyip aldırdık.
Bazen mutlu kadını oynar, sevgilisiyle konuşur,
Bazen masum bir çocuğu.
Bu gün kötü gününde Leyla,
Oruspuyu, namussuzu, pezevengi oynadı.
Şimdi polisi, amiri oynuyor!
Atatürk büstünün etrafında fitili ateşlenmiş fişek gibi dolaşarak,
Sanki ona bir şeyler anlatıyor.
Oynadığı her karakter canını derinden acıtıyor.
Hele de o amir.
Leyla hayvanları övüyor, amir çıldırıyor.
“Hayvanlarla insanların yaptığı bir midir”
Diyor Leyla?
Zamansız paslı bir bıçak
Yine zamansız kınından çıkıp,
Saplanıyor en insan yerime.
Artık konuşamıyorum; insanlık ayıbım,
İnsanlık ayıbım dökülüyor gözlerimden.
Kayıt Tarihi : 10.3.2009 18:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Taki Örs](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/03/10/leyla-152.jpg)
Böyle zavallı insanlara ne yazık ki, ya gülerler, ya da ondan yararlanırlar. Oysa onları uçurumun kenarı değil, dibinden çekip alıverecek bir ele öyle ihtiyaçları vardır ki...
İnsanın vicdanını sızlatan, düşündüren, mükemmel yazılmış bir şiirdi. O kadar ince ayrıntılarıyla gözlemlenmiş ve anlatılmış ki... Tam puanımla kutluyorum.
Saygılarımla...Hâlenur Kor
TÜM YORUMLAR (4)