Leyl Mektupları 3 Şiiri - Harun Güven

Harun Güven
76

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Leyl Mektupları 3

El açmanın, yalvarmanın, dilemenin ve duacı olmanın tüm hazzıyla, tek olan ve eşşiz yaratıcının merhametine sığınarak kalemime süt emziriyorum bu leyli gecede... Salatu selamlarla alemlere merhamet intisab eden, resul diye inleyen Mekke fakirlerinin dualarına ortak olarak; tertemiz bir beyaz sayfadan sesleniyor sözcüklerim... Yemenli Veyse, Erzurumlu İbrahim Hakkıya, Somuncu Babaya, Eyüp Sultana, Bayraklı Babaya elçilik teklifinde bulunarak başlıyor merhamet dileklerim... Ellerinde çaputlarıyla dilek dileyen yurdum insanının niyeti kadar saf ve temiz bir silsile ile ama batıldan uzak bir ibadetle sesleniyorum. Süphan olanın aşkına, resul olanın aşkına, Eba Bekir, Ömer, Osman, Allah ın aslanı Ali nin aşkına yazıyorum...

Şahit tutup leyli mektuba; muhabbetin sır sarhoşluğundan Bişr-i Hafi riyasetiyle yazıyorum... Sarı Saltuğa, Dursun Fakıha, Şeyh Edabali den Osman Gaziye, Üftade den Mahmud Hüdayi ye, Hacı Bayram-ı Veli den fetihler sulatanı Akşemseddin hazretlerine, daha el vermiş nice erenlerin duası üzre koca bir milletin dualarıyla yazıyorum...

Kefil kılarken ilahi eşrafı, bir bir atıyorum diktiğim temellerini... Mimar Sinan gibi sağlam atmışım diyorum hicret yaşayan sevda temellerini... Depremler geçiriyorum, enkazlar bırakıyorum, gel görki nafile; bir tek seni bırakamıyorum ardım sıra... Karda, tipide, boranda yürür gibi ayak izlerinde yol alıyorum... Gölge gibi peşinden ayrılmıyor suretim... Bitap düşüyorum, yoruluyorum, her dem tazelenip yine sensizlik içindeki sende can buluyorum... Sanki tirigonometriye inat kendi doğrularımda paradoks kuruyorum... Dışardan görenlere Halil İbrahim sofrası kurarken gönlüm; Viktor Hügonun sefillerini kıskandıracak kadar kendi sefillerimi oynuyorum... Ellerimden kayıp giderken zaman, ben çocukların masumiyetini istimar edip, senli dualar söyletiyorum... Belki kabulde masumiyetleri benden öndedir diye... Bir şekere kandırıyorum... Bir şekere kandığım gibi...

Sonsuzluğun sırrını çözmek elbette bana düşmez ama sonunu kendim veriyorum bekleyişlerin... Köleleri azad etmek muhakkak ki sevaplar içinde güzel olanıdır; içerime hapsettiğim köleliği azad ediyorum bu gece... Umursamaz yanımı takınıyorum tüm sehpalarda, Cem Sultan gibi delikanlı tebessümler kuşanıyorum... Kuru incire, üzüme, buğdaya sır saklayıp, Şeyh Yahya hüznünü yüklüyorum... Dikenli yollardaki dikenler, sakınan ayağa batarmış, görmeyen göz sakınsada çöp batmazmış, yada kendi gönlü kurum tutmuş olanlar, başkalarının kalbindeki nura nazar edemezmiş ya... Hani dil sussada gönül susmazmış ya... Şahi topu olsada yıkamaz bendeki surları, ama ben bentlerimi aşıyorum. Siyahı siyaha, en siyaha emanet ediyorum... Yol duranın değil yürüyenindir, söz söyleyenin değil anlayanındır. Muhabbette sır gizli ya işte o da, sırrına erenindir mutlaka... William Shakespeare in Romeo ve Juliet i ona kadirdir... Olmak yada olmamaktaysa bütün sır ben en olmaz ve en olurundan cümlelerle seslendim... Umud fakirin ekmeğiymiş, sanırımki gönlü zenginliğe erişenlerin umuda ihtiyacı yokmuş dünyalık hasletlerde... Sana ilk ezanda, ilk kelamda verdiğim isimleri bir bir afaroz ediyorum. Siyahı kalpsizlere, geceyi sessizlere vede leyli ise mektuplara bırakıyorum...

Şair diyor ki;

Aşkların aşkı Mevladır,
Sevenin içine evladır,
Artık her güzel Leyladır,
Bunu benden duyma Leyla...

Leyla olmak hoştur ama Mecnun kalabilmek dileğiyle... Ya Hayyum, ya Kayyum... Selam ve dua ile...

Harun Güven
Kayıt Tarihi : 21.2.2012 14:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Mektuplar...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Harun Güven