7 Temmuz 1965 Yılında üç erkek kardeşin en büyüğü olarak Elazığ'da
dünyaya gelmiştir.İlk okulu Elazığ’da bitirmiş ortaokul ve lise öğrenimine
Ankara’da devam etmiştir.1986 Yılında Muhabere Astsubay Sınıf Okulu
sınavlarını kazanarak 1987 yılında Muhabere Astsubay olarak göreve
başlamıştır.İlk olarak Diyarbakır'a ataması yapılmış,sırasıyla da Kıbrıs
ve Tekirdağ/Çorlu'da görevlerde bulunmuştur.1998 yılı içerisinde ise
sağlık nedenlerinden dolayı görevinden emekliye ayrılmıştır.
Hobilerine gelince; 16-17 Yaşlarında iken lisanslı amatör futbolcu
olarak futbol oynamış kalemini de elinden hiç bırakmayarak şiir
yazmaya devam etmiştir.1998 yılında görevinden emekliye ayrıldıktan
sonra şiir; Artık onun için bir yaşam şeklini almıştır.Ankara’da düzenlenen
şiir toplantılarına katılıp önemli şairlerden dersler almıştır.Artık şiir yoluna
onların ışığında devam etmektedir.
Yazmış olduğu şiirler de,kullanmış olduğu kelimelerde bazen düşündürdüğü
bazen de güldürdüğü söylenir.
ÖZGEÇ evli ve iki çocuk babasıdır.Ankara’da ikamet eder.
Futbol oynadığı yıllarda 9 numaralı formayı giymek en büyük tutkusuydu ama açıkça da söylemek gerekir se; Şimdi rakamlardan hiç sevmediği ve kesinlikle kullanmadığı yine dokuz olmuştur.
Eserleri
Eserlerine gelince; Bu güne kadar yayımlanmış üç şiir kitabı bulunur.
İlk şiir kitabı olan ‘Şarkılara Söz olur’u 2000 yılında çıkarmıştır.Bunu
takiben 2002 yılında ‘Mısralar da Ağlar’,2004 yılında ise ‘Gönül Pınarı’
isimli kitapları bulunmaktadır…
M. Levent ÖZGEÇ kitabında da bahsettiği gibi şiirin tarifini şu şekilde
yapmıştır…
Ona göre ŞİİR: Hayatın ve hayat ötesinin diğer adıdır…
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Okumaya devam ediyorum güzel şiirler.Ailenize selamlar..
Kutlarım sizi güzel şiirler yazmışsınız.başarılar dilarim selem.