Karartılmış odanın tam ortasında yere basan ayakları gibi çırılçıplaktı vucudu.
Mahrem yerinin bir karış üstünde ellerini birbirine kavuşturmuştu.
Yüzü gözüne karışmıştı
Yok gibiydi suratında hiçbir ifade..
Biri iki dirseğini geri çekti
Bir yağmu
Bir fırtına bulutu yapsan
Yağdırsan tepem aşağı
çaktırsan şimsek
Islansam seninle iliklerime dek
Üşüsem
Hiç bu kadar uzun olmadı gece
Hiç bu kadar yalniz
Devrimden bu yana
Hiç bu kadar olmadım
Yek başıma
Alıp da seni götürüvermek
Başka diyarlara
Uçurmak
Kalbini
Tutabilmek bi'an
Savuruvermek göğe
Aklına düşerde hani;
Beni görmek istersen bir gece ansızın;
Göğe bak
Derin bir nefes al, kokla havayı...
Orda olacağim...
Siyah Simsiyahdı
O gece;
Ellerin ayasına bastığın
Gep gergin bir yaydı
Çıplak bedenin;
Kesmek gerek
Hiç ölmeyecekmiş gibi koşturmacayı
Nefeslenmek gerek
Bazı bazı
Dertlere yanlızlıklara uğraşılara her ne ise imdinde veya elinde,
Ona buna
Bir çorba
Bir tas
Tek dilim ekmek ve tuz
Karnın doyura
Ne azı ne çoğuna
Yenmeyen ete yok gerek
...
Kentin uzak tepelerinde ertesi gün akşam üstü sahipsizler mezarlığında verirlen toprağa cesetlerimizi;
Elimi kaldırıp selam edecektim
Yoktu kimse..
İki adım ötede dönüverince sokağından başından karşılaşacak kadar yakın,
Onlarca tepenin ardınaki tan kadar uzaksın...
Gelir kokun esintin, kah meltem, kah fırtına
Kah kabarmış dalgalar içinde ceviz kabuğu çırpıntın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!