/Seni gönlüme sığdıranın,
ezeli, ebedi muhabbet sahibinin adıyla/
l.
Bir nehri bekliyoruz şimdi,
içimizde ümit,
gözümüzde bir sepet,
ve gönlümüzde bir Musa.
Ebabiller taşlıyor dipsiz kuyularımı,
bilmem nasıl biter bu kardeş kavgası,
Ortadoğu'da kaynayan cehennemî ateş,
bir Musa lazım şimdi bir de asası,
İbrahim'e ateş olurken içimin hârı,
boşa bağlanıyor barışa kelâmım ki;
kelâmsa nefesin sadakası.
/Neden yanıyor Ya Rabbi;
neden hep İslam coğrafyası/
Türaba dökülen kan ardır,
Ker/belâ gibi düşer yüzüm toprağa ki;
toprakla akrabalığım uzaktandır.
Hüseyn/i makamından bir ağıt,
Yezid'in zaferi; serabî destandır,
şimdi çatal dilli bir kılıcın
'ahde vefa'yı doğrayacağı andır.
☾ ☾ ☾
Ayın hilale varması muhakkak ki çok yakın,
Hilalse Allah'a rükû'a durmasıdır ayın.
☾ ☾ ☾
ll.
İntifada çiçekleri açarken zulmetin bağrında,
bombanın adını 'misket' koydular,
adına kandık, sevimli bir şey sandık,
ve onunla sadece çocukları vurdular!
Taşlar, tanklara galip gelecek,
ne kadar çocuk öldürseniz öldürün,
muhakkak karşınıza bir Musa dikilecek.
oysa akıllıca bir şey mi, kuşlar mı filleri yenecek?
/Doğuşu, halini Allah'a arzıdır güneşin,
akşamsa; arz seccadesinde,
Hakka secdesidir, o muazzam ateşin/
Yüreğinde bir Rahmani teenni,
duymaz mısın ruhundaki ilahi nefesi
sığıntı durur ağzında,
tabip artığı ilahi temenni.
Rahman sıfatın burada da
Kahhar sıfatın hardadır? ? ?
☾✫ ☾✫ ☾✫
Birkaç varile Süleymaniye verilen adak mı?
Suriye yakın da, Kerkük çok 'Irak' mı?
☾✫ ☾✫ ☾✫
lll.
Bir şehir,
Kenân,
tilavet sesinin aksettiği kuyulardan bir Yusuf,
cehalete kör, esrara mahkum Yakup,
kadınlar,
eller kan revan,
ve bir mintan,
parçalanmış sırtından.
Dile lâl emri verildi, yürekte Vedûdî zikir,
eder durmadan, daima seni tekrir.
Sonsuz sevginin kaynağı ‘O’ değil mi ki,
papatyanın ‘sevmiyor’ demesi nedir?
Evveliyatın bulanık su,
kulağında tanıdık bir seda
ilmin başlangıcı Îkrâ buyruğu,
kaburga kemiğinden yaratılmış latif bedeninde
hamuru letafetle yoğrulu
'Kûn' emrinin muhteviyatıydın sanki
ve yüreğinde bir şakkul kamer izi,
sur/un üfürülmesiyle kavuşma ümidi,
'Liva' altına mı kaldı şimdi?
Kayıt Tarihi : 17.5.2024 14:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kısa boylu olmasıyla bilinen İmam-ı Azam, uzun boylu iki meşhur talebesi Ebu Yusuf ve Züfer ile birlikte bir ilim meclisine gitmektedirler. Ebu Hanife iki talebesinin ortasında yola devam ederken Züfer, Ebu Hanife'ye takılmak için yanındaki Ebu Yusuf'a şöyle der: “Hocamız bizim yanımızda Lena’nın (lam ve elifin - لَنَا) ortasındaki nun harfi gibi kaldı” diyerek kendilerinin uzun Ebu Hanife'nin kısa olduğunu ima eder. Bunun üzerine Ebu Hanife şöyle cevap verir: Lena'yı lena yapan nun’dur. Lena'nın nun’u olmazsa (Lam ve Elif’in arasındaki Nun’u çıkarırsak) geriye sadece la harfi kalır. O da yok demektir. “Vedûdî zikir” El Vedûd: Allah’ın 99 isminden biridir. Allah, Esma-i Hüsna'sında hep veren, bahşeden, kahreden, cezalandırıcı taraftır. Sadece "El Vedûd" sıfatında bir istisna vardır. Sevmek anlamındadır. İsmi fail olarak alındığında ÇOK SEVEN, ismi mef’ul olarak alındığındaysa ÇOK SEVİLEN manalarına gelir ki; bu sadece "El Vedûd" sıfatında "karşılıklı" bir eylem olarak karşımıza çıkar. Çok seven çok sevilmeyi bekleyen.
Ne acı..
Şiire doydum bu gün gerçi bu sayfa da hep şiir..
TÜM YORUMLAR (1)