Lazar Hanım...sylvia plath Şiiri - Ali B ...

Ali Baksı
304

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Lazar Hanım...sylvia plath

I have done it again
One year in every ten
I manage it

A sort of walking miracle, my skin
Bright as a Nazi lampshade,
My right foot

A paperweight,
My face a featureless, fine
Jew linen.

Peel off the napkin
O my enemy.
Do I terrify?

Yes, yes Herr Professor
It is I.
Can you deny

The nose, the eye pits, the full set of teeth?
The sour breath
Will vanish in a day.

Soon, soon the flesh
The grave cave ate will be
At home on me

And I a smiling woman.
I am only thirty.
And like the cat I have nine times to die.

This is Number Three.
What a trash
To annihilate each decade.

What a million filaments.
The peanut-crunching crow
Shoves in to see

Them unwrap me hand and foot
The big strip tease.
Gentlemen, ladies

These are my hands
My knees.
I may be skin and bone, I may be Japanese,

Nevertheless, I am the same, identical woman.
The first time it happened I was ten.
It was an accident.

The second time I meant
To last it out and not come back at all.
I rocked shut

As a seashell.
They had to call and call
And pick the worms off me like sticky pearls.

Dying
Is an art, like everything else.
I do it exceptionally well.

I do it so it feels like hell.
I do it so it feels real
I guess you could say I've a call.

It's easy enough to do it in a cell.
It's easy enough to do it and stay put.
It's the theatrical

Comeback in broad day
To the same place, the same face, the same brute
Amused shout:

A miracle!
That knocks me out.
There is a charge.

For the eyeing of my scars, there is a charge
For the hearing of my heart
It really goes.

And there is a charge, a very large charge
For a word or a touch
Or a bit of blood

Or a piece of my hair or my clothes.
So, so, Herr Doktor.
So, Herr Enemy.

I am your opus,
I am your valuable,
The pure gold baby

That melts to a shriek.
I turn and burn.
Do not think I underestimate your great concern.

Ash, ash
You poke and stir.
Flesh, bone, there is nothing there

A cake of soap,
A wedding ring,
A gold filling.

Herr God, Herr Lucifer
Beware
Beware.

Out of the ash
I rise with my red hair
And I eat men like air...

Lazar Hanım...

Yeniden yaptım.
Her on yılda bir
Başarıyorum -

Bir çeşit gezgin tansıktır tenim
Bir Nazi abajuru gibi parlak,
Sağ ayağım

Bir kağıt misali,
Yüzüm sıradan bir parça
İnce Yahudi keteni.

Çıkar kundak bezini
Ey düşmanım.
Korkutuyor muyum?
Evet, evet, Profesör Bey,
Bu benim,
İnkar edebilir misin

Burnu, göz deliklerini, büsbütün diş takımını?
O ekşi soluk kaybolur
Bir günde.

Yakında, yakında,
Bu mezar deliğinin yediği
Et, bürünecek üstüme yeniden.

Ve ben gülümseyen kadın.
Yalnızca otuz yaşındayım.
Ve bir kedi gibi dokuz canlıyım.

Bu, Üçüncü Sefer.
Yok edilecek ne de çok pislik
Birikmiş on yılda.

Milyonlarca lif.
Yer fıstıklarını çıtırdatan o güruh
İtişip kakışıyor görmek için

Nasıl çözdüklerini elimi ve ayağımı -
Bu büyük striptiz numarasını.
Beyefendiler, hanımlar

Ellerimdir bunlar,
Diz kapaklarımdır.
Yalnızca deri ve kemik olabilirim, bir Japon olabilirim,

Her ne isem, gene de aynı kadınım ben.
İlk keresinde on yaşındaydım.
Bir kazaydı.

İkinci keresinde kararlıydım
İşi bitirmeye ve geri dönmemeye.
Sallanıp duruyordum

Kapalı midye kabuğumda.
Çağırıp durmaları gerekliydi
Ve yapışkan inciler misali sökmeleri üstümdeki kurtçukları.

Ölmek
Bir sanattır, diğer her şey gibi.
Üstüme yoktur bu konuda.

Öyle ölürüm ki, cehennem sanılır.
Öyle iyi ölürüm ki, gerçek sanılır.
Sanıyorum, sahneye çıkma sıran geldi diyeceksin.

Bir hücrede ölebilmek yeterince kolaydır.
Orada ölebilmek ve kalabilmek yeterince kolay.
O zaman

Geri dönüş gün ortasında
Aynı yere, aynı yüze, aynı kaba
Eğlenen haykırışa:

”Bir mucize! ”
Beni bitiren budur işte.
Bir fiyatı vardır oysa

Yara izlerimi görmenin, bir fiyatı
Tıkır tıkır çalışan
Yüreğimi işitmenin-

Ve bir fiyatı vardır, yüksek bir fiyatı
Bir sözcüğün, bir dokunuşun,
Ya da bir parça kanın,

Ya da bir parça saçımın ya da giysimin.
Ah, ah, Doktor Bey,
İşte böyle, benim Düşman Efendim.

Ben sizin eserinizim,
Değerli olan şeyinizim
Saf altından bir bebeğim,

Eriyip, bir feryada yapışıyorum.
Dönüyorum ve yanıyorum.
Sanmayın ki yüksek kaygılarınızı küçümsüyorum.

Kül, kül
Savurup karıştırdığınız
Ettir, kemiktir, başka şey yok orada
Bir parça sabun,
Bir alyans,
Bir altın dolgu.

Benim Tanrı Efendim, Şeytan Efendim,
Sakının!
Sakının!

Kızıl saçlarımla
Doğrulurum yeniden külden.
Ve erkekleri solurcasına yerim...

Sylvia Plath 1932,1963,
Çeviren: Ali Baksı
3 gün öncesi cnbc-e de filmini izledim o gece rüyama girdi ve dün bilgisayarım çöktü ama sonda bitti,
yanlışlarım elbette mutlak vardır af buluna sevgilerle...

Ali Baksı
Kayıt Tarihi : 6.11.2009 00:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


3 gün öncesi cnbc-e de filmini izledim o gece rüyama girdi ve dün bilgisayarım çöktü ama sonda bitti, yanlışlarım elbette mutlak vardır af buluna sevgilerle...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İsmail Haydar Aksoy
    İsmail Haydar Aksoy

    Ne tesadüf ise, 23 Ağustos 2007 tarihinde antoloji.com'a yüklediğim "Lazar Hanım" çevirimle birebir -noktası virgülüne kadar- aynı sizin 6 Kasım 2009 tarihinde yüklediğiniz çeviri. https://www.antoloji.com/lazar-hanim-sylvia-plath-siiri/
    Madem İngilizce biliyorsunuz, Ali Baksı, o halde "SHAME ON YOU"!!! (Kuvvetle muhtemel İngilizce bilmiyorsunuz; Türkçe yazayım: UTANIN!!! UTANIN!!!)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ali Baksı