Gün batımına dokunan yel
Alçaldıktan sonra öptü fıskiyenin sularını
Ferahladı kor karanlık atlas bürümcüğünün içinde
Mavi ovanın cırgıtları dalgalara üşüştü
Issızlıklarsa fısıltılara
Hiçbir şey duyulmaz oldu
Kulaktaki çeşitli çınlamalardan başka
Gizemli gülümseyişini dağıttı dolunay
Sundu nağmelerini ney
Yandı zaman
Durağanlığın saçlarında olsam,dedi arzular
Kulaktaki o çınlamalar
Değişiverdi ilkin
Sonra bütün yörüngeler kucak açtı aşka.
./.
Güçlükleri özdeş kıldık dokunamayışlarla
Sönmeyen kıvılcımlarla çoğaldığımız için
Kendimize çevirdik namluları
Ölümüne dedik
Ölümüne
Körpeliğinde gezinilen dar geçitli ovaların tüm
Yükünün eşit dağıttık iki kıyıya da.
Alevli gölgelerin narin solumaların
Küllerine uzandık boylu boyunca
Kendini kaybeden yel
Dindikten hemen sonra düşürdü fıskiyenin sularını
Parçalandığını duyar gibi olduk akrep ve yelkovan
Paslı kadranının üstünde
Günün adı ne’ydi
Saat kaçtı
Bilmiyorduk
./.
Kızıl saçlarından anladık dem kokularını
Dilimizin ucunu dağlayan yangılardan
Ateş böcekleri som bozkırlara üşüştü
Alçak sürünmeler mayın tarlalarına…
onsekizekimikibinondört
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 31.3.2017 19:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Muhteşem bir tablo ve okuyucuyu içine çeken, alınan her nefesi dahi iliklerine kadar hissettiren güzel şiiri ve saygın dostumun yüreğini sonsuz kutluyorum
Bu kadar birikme fazla mı geldi, 'tıkaç görevi mi' görüyor yoksa, direncimizin fıskiyelerinin ucunda?
O kadar değişti ki 'küçücük evrenimiz bile...' Ovalarımızı tekinsiz bir ıssızlık kapladı, ter sesi çıkmaz oldu alınlarımızdan, yere düşen şüphedir çökerken akşam, ılgınların ardına...
Elbette dostum, elbette... Sevdalar da aldı nasibini, içimize doğru çöktü sanki lavların akıntısı...
'Sürüngenliği' alışkanlığa dönüşmüş olanlarındır artık geceler...
Kutluyorum Necdet, Sevgili Kardeşim...
Nasılda etkili bir dil nasıl dokunuyor insanın içine..lav adı üstünde..
Muhteşemdi hocam.. Sonsuz sevgi ve saygı ile..
TÜM YORUMLAR (4)