Lato'nun Pastaları Şiiri - Hüseyin Başaoğlu

Hüseyin Başaoğlu
120

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Lato'nun Pastaları

Pastaları seyrediyordu küçük çocuk.Elinde annesinin verdiği ekmek parası,burnunu dayamış vitrin camına öylece bakıyordu..Canı ne kadar çekiyordu o pastaları..Hangisini beğenmişti? Şu çikolata parçacıkları ile süslenmiş, üstünde pembe şeritler olanı mı? yoksa tepesine bir kestane şekeri tırmanmış gibi duran, beyaz olduğu halde, üzerine serpiştirilmiş çikolata parçacıkları yüzünden, çikolata gibi görünen mi.Öyle dalmıştı ki elindeki madeni parayı düşürdüğünü ancak, para yol kenarındaki yağmur mazgalından tıngır mıngır içeri düşerken çıkardığı sesten anladı..Eyvahhh! dedi içinden, annem beni öldürecek,ama pasta da çok güzel bee..Sonra dönüp mazgaldan içeri bakmaya başladı, nasıl çıkaracaktı parayı.Zaten kıt kanaat geçiniyorlardı.. Bulmalıydı bir yöntem ve çıkarmalıydı oradan yoksa ekmeği alamazdı. Halbuki o sırada bir yaşlı adam onu izliyordu karşı kaldırımda oturduğu tabure üzerinden. Artık hasır örgüsü eskimiş yer yer lifleri atmıştı.Bu da çok eskidi diye düşündü adam tabureyi gıcır gıcır esnetirken ama kendisi de öyle eski değilmiydi zaten..Çocuğun parayı elinden düşürdüğünü o da madeni paranın metal ızgaraya vurmasından anlamıştı. Alışıktı oturduğu yerden burnunu vitrin camına dayayıp pastanenin içine bakıp pastaları seyreden çocukları görmeye.. Hem öyle sadece fakir çocuklar bakmazdı içeri,zengini fakiri kızı oğlanı,uzunu kısası boyları yetmeyenler bile uzanır uzanır bakardı..Bu çocuk üstündeki giysilere bakılırsa oldukça yoksul bir ailenin çocuğu olmalıydı..Şimdi ızgaranın delikleri arasından düşürdüğü parayı alabilmenin çaresini arayan ama çabaları sonuç vermedikçe, üzüntüsü yüzünden ve davranışlarından daha çok belli olan çocuğa odaklanmıştı.. O da bakıyordu karşıdan pastaneye senelerdir ama şeker hastasıydı ve uzun yıllardır şekerli hiç bir şey yiyip içemiyordu. Kendisini frenlemeyi öğrenmişti çoktan..Fakat bu çocukkk.....Daha çocuktu henüz ve umutsuzca uğraşısı kanına dokunmuştu. Seslendi
- Nooldu çocuk. ne kaybettin.?
Çocuk karşıdan cevap vermeden elini ızgaranın arasına sokmaya çalışıyor, kolu bir yere kadar giriyor fakat boyu yetmiyordu aşağıda görünen paraya ulaşmaya.Hem ne güzel olurdu o komşunun televizyonunda geçen pazar sabahı izledikleri çizgi filmdeki lastik adam gibi olsaydı..Şimdi kolu oraya yetişir ve parayı alırdı, hattaa! Aklına geliverdi birdenç hatta elini burdan uzatır pastanenin kapısından içeri sokar ve o beğendiği pastanın kremasından bir parmak alıp yerdi bile..O bu hayalle duraksamışken karşı kaldırımdaki taburede oturan yaşlı adam yine seslendi ve hayalinden ayırdı çocuğu.
- Oğlum buraya gel, yoksa bu yaşlı başlı halimle beni mi getirmeye çalışıyorsun.
Çocuk bu defa aldırmamazlık edemedi.Çağrıya karşılık verdi.
-Paramı düşürdüm amca...almam lazım..
Yine ızgaranın çevresindeki uğraşısına döndü fakat yaşlı adam yine seslendi.
- Oğlum ben onu nasıl alabileceğini biliyorum, gelirsen öğretirim sana.
Biran durdu çocuk, ya gerçekten biliyorsa o yaşlı adam... O zaman parayı alabilir ve annesine ekmek götürebilirdi. Bu defa ilgisizlik edemedi çağrıya. Çömeldiği yerden kalktı ve hızlı bir kaç adımla yaşlı adamın yanına gitti
- Buyur amca..
Yaşlı adam sevecen gözlerle çocuğa baktı ve
- Kaç para düşürdün dedi..
Çocuk
- Bir lira dedi, annem ekmek almam için vermişti..
Adam gülümsedi
- Nasıl düşürdün ki parayı elinden?
Çocuk omuzlarını silkti
- Düşürdüm işte dedi..
O zaman yaşlı adam cebinden bir lira çıkardı ve çocuğa uzatarak
- Bak ben sana bu bir lirayı vereyim, sen de o ızgaradan düşen parayı bana satmış ol..
Çocuk
- Ama onu çıkaramıyorum ki..
Adam gülümsedi
- Ben çıkartırım sen merak etme...
Çocuğun aklı yatmış gibiydi ama kalbi? Ya alamazsa oradan, çok yaşlı o diyordu.,haksızlık olmazmıydı? Yaşlı adam çocuğun tereddüdünü görünce
- Bak sana son bir teklif dedi. Madem senin paran benimkinden kıymetli, o zaman ben senin paranın üstüne sana bir dilim de pasta ikram edeyim olmaz mı? ?
Çocuk içindeki şaşkınlıkla
- Ama dedi..
Adam susturdu bir el işaretiyle.
- Başka bir şey isteme veremem dedi. Senin düşürdüğün paraya karşılık son teklifim bu ızgaradaki parayı ben alacağım sanada bu bir lirayı vereceğim yanında da bir dilim pasta ikram edeceğim.Tamam mı başka bir teklif yok..
Çocuk başını öne eğdi ve salladı olur anlamında. Adam oturduğu yerden seslendi pastaneye doğru.
- Cankooo bize çukulatalı bi pasta ver bakalım....
Az sonra Ercan elinde pastayla geldi ve çocuğa uzattı,buyur diye. Çocuğun gözleri parladı pastayı görünce..Sordu Ercan
- Yeğeninmi abi? Ben senin yeğenin olduğunu bilmiyordum.
Adam gülümsedi
-Cankoo dedi, ses çıkarma çok karlı bir alışveriş yaptık. O ızgaradan düşürdüğü parayı bana verdi bende ona bir lira ve bir dilim pasta...Ercan
- Ama dedi, kâr bunun neresinde âbi.?
Adam cevap verdi
- Âhirinde evlat, âhirindeee....
© HÜSEYİN BAŞAOĞLU

Hüseyin Başaoğlu
Kayıt Tarihi : 2.12.2011 00:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Biga'da bir pastane vardır Pehlivan pastanesi..Sahipleri Arnavut asıllı bir ailedir..Orayı işleten ailenin küçük oğlu Ercan'a çevredeki herkes Canko diye hitap eder.Zaman zaman yakındaki ilköğretim okullarında okuyan öğrencilerin öğle tatillerinde karınları açken o pastanenin vitrininde seyrettikleri pastalar üzerine oluşturdukları izdihamı izlerim.Oradan gelişen bir öykü yazıverdim bir gece.. http://www.flickr.com/photos/huseyinbasaoglu/5317511655/ adresinde o pastalardan bir grubun fotoğrafını izlemeniz de mümkün.. :-))

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüseyin Başaoğlu