Bu şehir karanlık bir mahzen artık bana
Yıldızı kaybolmuş bir gökyüzü
Soğuğunda korumu alevlendiren körpe bir yok oluş.
Zırh giyinmiş bir köle,
Elzem bir gülümse bırakan dudaklarıma...
Gulmez oldu gözlerim
Sana akan yaşlarda haram
Bin dertle biriktirdiğim umutların
Bir aşkla yıkılı verdi
Filmlerdeki zannedilen hayatlardı çocukluğumuz
Siyah beyaz kahramanları rol edinmek
Kim bilir kaç düşü sürükledi peşinden
Zor olacak gibi ömrü tüketmek
Evhamlar sarıyor, ayaklarımdan gövdeme kadar
Şehrin yalan ışıkları kalbini acıtmadan
Gökyüzünün saflığına bırak kendini,
Bırak üzüntülerin arşa yükselsin
Sevmek hakir görüldükten sonra
Cami avlularinda bırakılan çocukluğum
Tren rıhtımlarıyla selamlar gençliğimi
Bir avuç buğday uğruna verilen savaş
Yüreğimin gözyaşlarıyla gidiverir uzaklara
Gözlerimde güneşin bir tutam feryadi
Farkedilmeyen bir çift mahur koydum adını
Gönlümün incilerinden tek tek kırdım
Koymasaydım elalarına isim
Döndüğünde tanır mıydın beni
Ellerimde gelmeseydim çiçeklerle
Zât-ıı halimin inci tanesi
Bilmez misin gönül gamda sensiz
Acıtır canımı gülüşünün bitmesi
Kapanır bendeki sevincin sensiz
Eksilmez nâr-ı sevgim senden yana
Sonra günlerden bir gündü,
Kandan kaleler sarmıştı bizim evin duvarlarını,
Yağmur kaleye vurdu,kan gölet oldu da,
O zırhlı kapıyı bir türlü açamadık,
Mahkumlarımız vardı içerde canlarıyla savaşan,
Canlarımız vardı o kalede soğuktan tir tir titreyen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!